Pazartesi, Mayıs 28, 2007

döndüm!!!


Canlarım ciğerlerim bebişlerim :PPP Efsaneniz canınız kanınız biricik SuluKöfteniz geri döndü! Kutlamalar başlasın efenim :))
.
Gittim, gezdim, foşfoş yaptım, eğlendim, biraz yoruldum ama Allah'a şükür sağ sağlim geri geldim. Pek olay çıkarmadım ama az daha şeetseymişim çıkacakmış aldığım duyumlara göre :PP Neyse efenim, yediğim içtiğim benim olsun -tabii benim olacak ayol hıh!- ben gördüklerimi anlatayım; anlatmasına da, anlatmakla olmaz, bizzat görmeniz lazım. Onun için de benim adeta bir Japon turist edasıyla çektiğim fotoları görmeniz lazım. Eh, bunun için de ilerleyen günlerde www.sulukofte.deviantart.com'dan ayrılmamanız lazım. Benden sölemesi!
.
Ama merak buyurmayınız, arada en güzellerinden buraya da attırıveririm fotocukları, burayı da boşlamak olmaz tabe ;)
.
Bunun dışında geri dönmek çok güzel, ne de olsa insanın kendi evi gibisi yok. Hem daha yapacak çok iş var demi ama ;)) Öslemişim buraları, çok öpüyom hepinizi anacım ;***

Salı, Mayıs 15, 2007

SuluKöfte 2. Yılını Kutluyor!



Ey sulu ahalim! Duyduk duymadık demeyin! Davullar çalınsın, zurnalar çınlasın, yer yerinden oynasın, göbekler atılsın; blog'un ikinci yılı kutlu, mutlu, hayırlı olsun!
Zamanın nasıl geçtiğini görüyorsunuz işte; daha dün bir küçücük kıyma parçasıyken büyüdük, kızardık, piştik; hatta biraz fazla kuruduk :PP Ama işte karşınızda iki yaşında, sulu mu sulu, deli mi deli bir blog olarak sizleri her geçen gün aydınlatmaya(!) devam ediyoruz :)
Şu iki yıl içinde neler oldu neler, maydanozlu köfteler :P Ve kimbilir ileride daha neler olacak neler? Bekleyip hep birlikte göreceğiz İnşallah sevgili canımıniçi biricik kuzucuk okurlarım (yağ çekeyim ki okumaya devam edin, di mi ama!)
Aklımda çok şey vardı ama nedense şu anda söyleyecek bir şey bulamıyorum; mutlumcuk oldum sanırım, yok be buldumcuk muydu o ehehe her neyse; mutluyuz, gururluyuz, başarılarımızın devamını diliyoruz. Oh be! :))
Hepinizi koccaman, en sulusundan öpüyorum canlarım; nice senelerde hep beraber olmak dileğiyle... ;)
.
Canınız kanınız, biricik SuluKöfteniz;
FÖŞ ;)

Çarşamba, Mayıs 09, 2007

Beni Yak Kendini Yak Herşeyi Yak ;))

Ateş, yüksek sıcaklık ve alev veren hızlı yanma olayı.
Ateşin meydana gelebilmesi için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. Yakıt ve oksijen devamlı mevcut ve temas halinde ise sürekli yanma olur. Bir ateşin söndürülmesi, yanmaya sebeb olan unsurlardan yakıt ve oksijenin yok edilmesi, sıcaklığın düşürülmesi ile mümkündür.
Vücut sıcaklığının yükselmesine ateş denir. Vücut sıcaklığı bedenin her yerinde aynı değildir. Örneğin; termometre ağıza konulduğunda görülen ısı, koltuk altına konulduğunda gösterdiği ısıdan 0,5 derece daha düşüktür. Diğer taraftan, vücut ısısı gün boyunca da 0,5 derece oynar. Sabahın erken saatlerinde ısı düşük, akşam saatlerinde yüksektir. Vücut ısısı 36,2 - 37,5 arasında ise normaldir.
Ateş sayesinde ısınırız,yemek pişiririz,geceleyin güvenlik sağlarız,suyu mikroplardan temizleriz,yerimizi belli etmek için kullanırız.
Ateş olsa cirmi kadar yer yakar.
''Ateş-i suzan-ı firkat yaktı cism u canımı
Bir harab-ı abade döndürdü dil-i viranımı
Neyle teskin eyleyim şu dide-i giryanımı
Çünkü aldırdım elimden sevgili cananımı..''
"içimde bir fırın var, ateşi yakan ateş,
o ne alev deryası, çiçek bahçesine eş. "
Ateşin keşfi yakın çağlarda da ‘atomun parçalanması’ ile ‘aya gidilmesi’ kadar önemli bir buluş olarak tanımlanıyor.
Ateş almak: 1. Yanmak, tutuşmak.
Ateş bacayı sarmak: Bir iş ya da olay önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak.
Ateş basmak: Aşırı ölçüde sıkılmak, heyecanlanmak, utanmak sonucu vücutta sıcaklığın artması, yüzün kızarması.
Ateşe atmak: Birini çok tehlikeli bir işe bile bile sokmak.
Ateşe tutmak: 1. Ateşli silâhla mermi atmak. 2. Bir şeyi ateşin üzerinde tutarak ısıtmak.
Ateşe vermek: 1. Bir yeri bilerek yakıp yok etmek.
Ateşine (nârına) yanmak: Birinin yüzünden büyük haksızlığa uğramak, zarar görmek.
Ateş kesilmek: 1. Çok kızgın, öfkeli davranışlar göstermek. 2. Çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak.
Ateşle oynamak: Çok tehlikeli, zarar verecek bir işin üstüne üstüne gitmek ya da böyle bir işe girişmek.
Ateş püskürmek: Çok öfkeli olmak, ağır sözler söylemek.
Ateşten gömlek: İçinde bulunulan acı, sıkıntılı, dayanılmaz durumu anlatmak için söylenir.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Ateşle oyun olmaz.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Yüreğine ateş düşmesi: İşte o çok çok fena bişii diyiim ben size :P

Pazar, Mayıs 06, 2007

@---


Ruhicim; geveze aşkım :P