Pazartesi, Şubat 09, 2009

get on your boots...


... 'cause you don't know how beautiful you're :P

"Hayallerinin peşinden koş"
"Kalbinin sesini dinle"
"Yaşamın değerini bil"
"Hayatını boşa harcama"
"Kendine zaman ayır"
vs. vs. vs.

Tam da kendimi, hayatımı ve geleceğimi sorguladığım şu günlerde devamlı karşıma bunlar çıkıyor. Tamam, ben zaten hayallerin peşinden gidilmesinin ne kadar önemli ve elzem olduğunun farkındayım. Fakat gelin görün ki bir de hayatın gerçekleri(!) var. Artık ne kadar gerçek ya da gerekliyse onlar...

Tek bir hayatım var, yani tek bir şansım. Tüm bunlar bittiğinde başa dönüş yok, yeniden deneme olanağı yok. Sadece ben kalacağım bitiş noktasında; ne o gerçekçi amcalar ablalar olacak, ne çokbilmiş öğüt verenler, ne de hayatımı nasıl yaşamam gerektiğini bildiğini sanan baskıcı tuhaf tipler olacak... Çünkü bittiğinde gerçekten bitecek, bittiğinde yalnız olacağım. Bir başıma... Ve bu olduğunda, kendime hesap vermem gerektiğinde, pişmanlık ya da suçluluk duymak istemiyorum. Kendime açıklayamayacağım ya da kendimi affedemeyeceğim şeyler yapmış olmak istemiyorum. Çünkü bunun affı ya da özrü yok, hele telafisi hiç...

Ben hep şunu düşünürüm; bugün ölebilirim. Gerçekten ve aniden, diğer herkese olabileceği gibi; çünkü kabul edin, bilmiyoruz ne zaman biteceğini. Ama varsayın ki, yani varsayayım ki, bugün öleceğim. Bununla bir sorunum olmaz, sahiden. Yani ölüm fikri beni oldum olası pek korkutmamıştır. Beni asıl korkutan ölürken mutsuz ölmektir. Çünkü o zaman hayatı boşa yaşamışımdır, bana verilen şansı iyi değerlendirememişimdir ve şimdi de o şansı kaybetmişimdir. Başkalarının istediğini yapıp, kendimi hiçe sayıp, yirmi yıl sonra mutlu ve rahat olmak için şimdimi feda etmişsem işte asıl sorun odur; çünkü ne yirmisi, bitiş şimdi ve hemendir. Eee ne oldu o öğütler, garantiler, sigortalar, kaportalar hanım? diye sorarlar adama! İşte bunun cevabını verememek korkutur beni...

Başkalarının kuralları rahatsız etmiştir beni hep. Özellikle kıt beyinli, sersem, gerzek ve gereksiz olanlarınki... Kendi hayalini bile kuramayan, kursa da peşinden gidemeyen ve bunu yapanları da yolundan çevirmeye çalışan zavallılar kızdırır beni. Belki hayat şartları, tamam Eyvallah ama başkalarının hayalini yıkıp sinirini bozmanın özrü yok bence. Dünya yeterince tuhaf bir yer, hayat da yeterince zor. Neden hem kendiniz hem de başkaları için daha da zorlaştırırsınız ki o zaman? Tek açıklaması var; hakikaten manyaksınız, hem de kötüsünden...

Tek istediğim kendi yolumu bulmak. Kendi seçtiğim yolda, istediğim yöne ve istediğim hızda, istediğim şekilde ama parende atarak ama sekerek; fakat hep eğlenerek, ilerlemek. Yolun uzunluğu, engebesi, iklimi ve manzarası o kadar da önemli değil. Yürürken yorulmaya da razıyım; yeter ki benim yolum olsun o ve severek bıkmadan gideyim kendi halimde. Gerekirse sevdiklerimi de taşırım sırtımda :))

2 yorum:

mrlmrl dedi ki...

ben de sırtında taşıyabileceğin sevdiklerinden olmak istiyorum beni sevdiğini bilerekten...götür beni gittiğin yere:)

foondah dedi ki...

Taşımam mı Meralim, gidelim valla hep birlikte :)) öptüm kuzucumm