Pazartesi, Haziran 27, 2005

sanatsal köfte

Yaa, hep böyle abidik gubidik muhabbet edecek değiliz ya! Biraz da kültür yapalım di mi ama?! Biraz daha geçsin, kültür-fizik bile yaparız biz sizinle canım kuzucuklarım benim... ;)*

Not: Sormayın, bugün fena sanatım tuttu; birkaç kendini bilmez karşıma geçip abuk sabuk muhabbetlere girişince (ve olay sonradan şıracının şahidi bozacıya dönünce!) asabım iyice bozuldu. Zaten siniri burnunda bi insanım gelmeyin üstüme kardeşim! Hadi şimdilik Robert mobert idare ediverin...

the cure

FRIDAY I'M IN LOVE

I don’t care if monday’s blue
Tuesday’s grey and wednesday too
Thursday I don’t care about you
It’s friday I’m in love
Monday you can fall apart
Tuesday wednesday break my heart
Thursday doesn’t even start
It’s friday I’m in love
Saturday wait
And sunday always comes too late
But friday never hesitate...
I don’t care if monday’s black
Tuesday wednesday heart attack
Thursday never looking back
It’s friday I’m in love
Monday you can hold your head
Tuesday wednesday stay in bed
Or thursday watch the walls instead
It’s friday I’m in
Saturday wait
And sunday always comes too late
But friday never hesitate...
Dressed up to the eyes
It’s a wonderful surprise
To see your shoes and your spirits rise
Throwing out your frown
And just smiling at the sound
And as sleek as a shriek
Spinning round and round
Always take a big bite
It’s such a gorgeous sight
To see you eat in the middle of the night
You can never get enough
Enough of this stuff
It’s friday I’m in love

vee robert...


Robert Smith'siz olmaaasss :)*

the crow city

suluköftenin seçimi (hımmm...)



The Crow movie... Ve tabii ki Brandon Lee (RIP)


"Victims... aren't we all?"

Pazartesi, Haziran 20, 2005

önce makarna çeşitleri (niahahahaa)

Eveeett, intikam- intikam!!! :)

Burgu makarna; kendisi adından da anlaşılabileceği gibi hafif(!) kıvırcık bir arkadaşımızdır. Yıllardır kıvır kıvır uzattığı saçları arkadaşımıza 'bonusgil' şeklindeki gayet yersiz ve de densiz hitaplara yol açmıştır. Sonunda üzülerek kestirdiği saçları Türk Hava Yolları tarafından istenmiş; fakat kendisi büyük bir özveride bulunarak kesilen saçlarını Ören Bayan'a bağışlamıştır. Bu asil davranışıyla tüm Türk ev kadınlarının ve köftelerinin takdirini ve sevgisini kazanmıştır!

Midye makarna; midye bey de hafiften midyeyi andırır, yani az da olsa bir toparlaklık mevzuu bahistir. Ve fekat kendisi midyelikten kurtulmak için omzunda Vileda sopası, bir sağa bir sola dönerek ve mekik çekerek kültür-fizik dediğimiz bir takım faaliyetlerde bulunmaktadır. Aslında hiç gerek yoktur; zira midye makarna yurdumuzda gayet sevilen bir makarna çeşididir, üstüne sarımsaklı yoğurdu döktün mü hiçbir sorunu kalmayacaktır!

Kepekli dirsek makarna; amaaan en gereksiz makarna çeşididir, anlatmayayım diyorum ama ipliğini pazara çıkarmak da lazım bu çok pişmiş hamurişinin. Bir kere adı gibi esmer işte, kara kuru diycem ama kuru diil ki, adam izbandut gibi! Adı niye dirsek diyceksiniz; ayol adam, pardon makarna, bi dakka rahat vermiyo ki! Ya döver, ya dirsek atar, ya saç çeker; benim ondan çektiğimi kimse çekmemiştir. Ama az kaldı, kendisini Nuh'un Ankara Makarnası Tüketici Hattı'na şikayet edicem, tüketip atsınlar bunu da kurtulalım!

Lazanya(!); aslında literatürde (o ne ya!) Linguine-fırın makarna diye geçmektedir ama ben dedim ki madem elde malzeme var, yapmışken arkadaşın şanına yakışır bişi yapalım. Lazanya, ismiyle müsemma; Laz bir arkadaşımızdır. Kendisine sorsanız inkar eder şimdi, ama ona soran kim di mi?! Hoş fazla bi Lazlığını da görmüş diiliz; piknik yerinde sigara içicem diye burnunun ucunu(!) yakıp çıkardığı yanık kokusuyla 'orman yanıyor!' diyerekten görevlileri başımıza toplamış olmasını saymazsak tabii!!! Ay dayanamicam gülcem yine, ayhiihohiihii... Siz de merak ettiniz di mi? İsmini verirdim ama o kadar da rezil edemem arkadaşımı. Yalnız bir ipucu size; kendisi blogcu bir arkadaşımızdır (fikrimi çaldı ya, önce ben gördüm!).

:))

makarnanın iyisi...

Öncelikle iyi makarna pişirmenin altın kuralları:

1- Geniş ve derin bir tencere kullanın. Tencerenin 3/4 'ünü su ile doldurun.
2- Makarna pişirmede en ideal oran 1 litre suya 100 gram makarna ve 10 gram tuzdur.
3- Su kaynadıktan sonra ateşin altını kısarak tuz ekleyin ve iyice karıştırın.
4- Makarnayı tencerenin içine boşaltın ve ateşin altını açın. Karıştırmak için tahta kaşık kullanmaya özen gösterin. Spaghetti için uzun saplı tahta çatal, diğer çeşitler için uzun saplı tahta kaşık kullanın.
5- Tencerenin kapağını kapatmadan pişirmeye devam edin.
6- Aldente (diri) makarna pişirebilmek için Nuh'un Ankara Makarnası paketlerinin arkasında belirtilen minimum pişirme süresini aşmamaya özen gösterin.
7- Tencereye bir bardak soğuk su ekleyin ve makarnanızı süzün, sos ile yavaşça karıştırın.
8- Makarnanızı sos ile karıştıracağınız kabı ısıtmanızı , sos hazırlarken zeytinyağı, arzu edilirse tereyağı kullanmanızı tavsiye ederiz.
9- Makarnanız ateşten indirilip süzüldükten sonra bile pişmeye devam ettiği için mümkün olduğunca kısa sürede sos ile karıştırıp servis yapın.

sonunda-makarna

Ehehehhhee... Kızdım diye hemen öyle küsmek yok, hadi öpün elimi de barışalım. Hah, aferiiin :))

Şimdiii, o kadar haşlamadan (!) sonra bi makarna yapalım da afiyetle yiyelim di mi ya!

Efenim, sitemizdeki makarna çeşitleri ve tarifleri köftelerimiz gibidir, aynısının tıpkısıdır ve fekat sadece erkek versiyonudur; bildiniz, makarnalar çetenin erkek elemanlarından oluşmaktadır!

Perşembe, Haziran 16, 2005

sıkıntılı köfte

Ailenizin ağız tadı köfte uzundur sıkıntı içinde (kendi ağız tadı kaçtığından sizlere de tatsız tuzsuz bir şey gibi geliyordur herhalde); değil sulu, ekşili bile olamıyor. En kötüsü de bu hali için mevcut bir köfte adı ya da tarifi de yok, durum o kadar vahim yani. Delleniyor köfte, daralıyor, anlatamıyor. Alıp başını gidecek köfte o olacak, sinirlendirmeyin insanı!!! cık cık cık ya...

Neyse tamam, uzatmayalım. Biliyoruz makarna sözü verdik, tutacağız. Nedir yani, alt tarafı makarna, haşlarsın olur biter! Hayret bişi ya...

Hem size nesi kardeşim bunlardan, ne okuyonuz?! Örtün o sayfayı, kapatın bilgisayarı, gidin işinize gücünüze Allah Allah yaa!!!...