Suyun üstünde duruyorum... Bir adım daha atsam batacağım bir kütük gibi... Ya da belki kütük gibi sarhoş olduğum için durabiliyorum böyle pervasızca... Ya da körkütük aşığım aslında, kimbilir... Ama hala suyun üstündeyim ve hava kararmak üzere... Kıyıdan bana el ediyorlar geleyim diye... Ama bilmiyorlar sudan çıkamayacağımı... Çıkarsam ıslanacağımı... Üşütüp hasta olacağımı... Çünkü böyle durmamın tek bir nedeni var... Islanmamak... Islanırsa insan, fena... İşte o zaman ayılır düşten, uyanır o rahat uykudan... Ve işte o zaman düşer aslında suya ya da gerçeğe... Islanırsa insan, işte o zaman başlar gerçek, soğuk ve sert... Ne düş kalır, ne hayal, ne de suyun üstünde durmak uçarcasına... O yüzden uyanmamak gerek ve de ıslanmamak... Ama bir yandan da hava kararmış, su bulanıklaşmış, kıyı da iyice uzaklaşmış... Ya şimdi adım atıp basacaksın karaya, ıslanma pahasına... Ya da kalacaksın böyle karanlığın ve suyun ortasında, karanlık suda... Bir yandan balıklar öpücük gönderiyorlar kalmam için suda... Bir yandan kıyıdakiler sesleniyor "geri dön" diye... Kıyıdakiler, sevdiklerim... Ve balıklar, ileride seveceklerim... Biri geçmiş, biri gelecek... Ve ortada ben, şimdi, burada, şu anda... Suyun üstünde duruyorum ve sırılsıklam korkuyorum...
Cuma, Ağustos 01, 2008
for reasons unknown... or out of the ordinary
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Pisst,
Nabersin, seni kim endiselere atti boyle, kizim sen suda karada havada yasarsin, dert etme:)
Sayfana bakamiyordum cok zamandir, okudum soyle bir maziden kendini anlattigin yazi ozlem-fundas olayi aslında beni daha cok etkileyen:)
Harbisin, cok yasa varooll...
Sevgiler.
Çok sağol hayatım benim, sen de yaşa var ol, hatta iyi ki varsın ;)) çok kocman öpüyom kuşum ;)
Yorum Gönder