"Bana en büyük düşman yine benim" diye büyük bir lafla yapayım girişi ki okura kıyak olsun ;) Başlık da, bu büyük laf da çok da kişisel ve içten gelen bir şey değil aslında. Fluffy aylar önce sokakta bir köpeğin kovalaması sonucu bir arabanın altında kalan ve yolda can çekişip ölen bir sokak kedisine taktığım isim. En büyük düşmanım ise... E daha önce de söyledim. Benim.
.
Konuya şurdan girecektim ama kulağı ters taraftan tutma misali strateji şaşırdım, affedin :P Asılo mesele şu; bu aralar kendimle çok başbaşa kaldım. Şikayetçi değilim yanlış anlamayın, fakat bir süre sonra arızaya bağlanıp abidik gubidik felsefeler yapmaya başlayabiliyorsunuz; ki çok tehlikeli aman evlerden ırak ;P
.
İşte ta oralardan geldiğim nokta şu; kendi kendimize engeller koyuyoruz, sansürler uyguluyoruz ve kendimizi önce biz durduruyoruz; baltalıyoruz. Zamanı, yaşamı, enerjiyi, bedenimizi, ruhumuzu, başkalarını, çevreyi, etraftaki herşeyi hoyratça kullanıyoruz. Sonra da "ya niye böyle oldu?" diye salak salak bakakalıyoruz. Yalan mı?! ;P
.
Demeden geçemeyeceğim; "Cheers Darlin'" çaldı ahan da demincek, pek bir sevindirik-melankolik oldum. İyi geldi ;)
.
Ama asıl demek istediğim; yazık ediyoruz. Kendimize, çevremize, herkese ve herşeye... Yapmayın, yapmayalım. Durduğumuz anda dürtükleyelim kendimizi, çimdirelim yine birbirimizi ve yeniden başlayalım, sansürsüz yaşayalım.
.
Buraya nerden geldiğimi unutmuştum ya hatırladım şimdi ayol :P Bu blogu ilk açtığımda, yazmaya başladığımda kimsecikler bilmiyordu ve kimseciklerin haberi yoktu. İşte o zaman daha özgürdüm sanki. İstediğimi, istediğim gibi yazıyordum; kementmiş, peycviewmiş umursamıyordum. Tabii aradan birbuçuk yıl geçti; köfte kıymalarını saçtı etrafa, duyuldu, okundu, izlendi, meşhur oldu :P İyi bir şey tabii; okundukça anlam kazanıyor yazılanlar. Fakat bir yanımla da hep bana özel kalsın istiyorum, hani hiç düşünmeden "kim ne der, ne düşünür, nasıl yorumlar?" diye. Kendime koyduğum sansür burada başlıyor işte. Bu ufak alanda bile işliyor otokontrol mekanizması ve ben kendi üzerimden sizi kontrol ediyorum. Sizi, okuduklarınızı, benim hakkımdaki düşünce ve duygularınızı... Sizdeki yansımamı istediğim gibi şekillendirmeye başlıyorum her yeni sansürde. Uyanın millet, kullanılıyorsunuz! :P
.
Neyse; dedim ya felsefe bazen çok tehlikleli olabiliyor (tehlikeli olmadığı zaman da sıkıcı zaten!). Kısaca söylemek istediğim şu; beni okumaya devam edin anacım, hatta takip ederken yemeden içmeden kesilin e mi! Fakat ben artık ilişkimizdeki mekanizmaları kaldırmak istiyorum; RTÜK'ten rica ettim, sansür vanalarını kapatıyorum. Ya da sonuna kadar açıyorum; hangisi daha uygunsa metafora işte ondan. Yani canlarım; fluffy'si batsın, ben artık koyverdim gidiyorum, gazı kökledim uçuyorum ;) (Cenk'e selam olsun :P) (başlıktaki sweety de ben olsun ;P)
.
Anneeee! Bitti!
:D