Salı, Ekim 25, 2005

köftenin düğünü


Aman be hemen heyecanlanmayın! Zaten siz gerçek olmadığını biliyorsunuz (yani beni tanıyanlarınız :P) Eee daha ne, evlenmiyorum işte mutlu musunuz?!! Düğün olayı lafın gelişi (tamamen fantazya yani), maksat küçük anektodumuzla alaka kurmak ve tabii bir de dikkatinizi çekmek (tabii okuyunca hemen atladınız bu ne diye, ama aldanmadınız biliyom ben:P) !!! İşte o yüzden alın size bir parça güldürü; tabii başlıktaki komikliğe(!) yeterince gülmediyseniz! ;)))

Bazı çocuklara evlilik ile ilgili sorular sorulmuş. Cevaplar aşağıda,çok ilginç okuyun..

- Kiminle Evleneceğinize Nasıl Karar
Verirsiniz?
"Buna biz karar veremeyiz, Tanrı bunları önceden ayarlamıştır. Biz dekime takılacaksak, bir gün yolda yürürken karşımıza çıkar." Zeynep, 10yaşında.

- Evlenmek Için En Uygun Yaş Kaç
Olmalı?
"Yaşla ilgisi yok, evlenmek için aptal olmak yeter" Ali, 6 yaşında(bizden akıllı)

- Annenle Babanın Ortak Yönü Nedir?
"İkisi de, baska çocuk istemez." Selin, 8 yaşında.

- Bir Kızla Bir Erkek Çıktıkları Zaman Neler Yaparlar?
"Biriyle çikmak çok eglenceli.. Aslinda yeterince sabirla dinleyebilirseniz, erkekler bazen güzel konusuyorlar." Gamze, 8 yaşında. (gerçekten 8 mi dersiniz?)

- İlk Randevudan Memnun Kalmazsan Ne Yaparsın?
"Eve gidip olu taklidi yaparim. Ertesi gün bütün gazeteleri arayip ben öldüm ismimi cenaze ilanlariniza yazar misiniz derim" Hüseyin, 9 yaşında.

- Birini Öpmek Hangi Şartlarda Doğrudur?
"Çok parası varsa." Petek, 7 yaşında (acaba bunun soyadı "Dinçöz" mü?)

"Kanunlar en az 18 yaşında olmalisiniz diyor ama kanunları boşver" Cüneyt, 7 yaşında (delikanlı çocuk)

"Ben öpmem. Kadınlar öpünce hemen evlenip çocuk yapmak istiyorlar, ben uğraşamam". Levent, 8 yaşında (daha delikanlı)

- Evlilik Diye Birşey Olmasaydı Neler Olurdu?
"Hesabini vermemiz gereken bir sürü bebek olurdu". Murat,8 yaşında (çok zekice)

- Bir Evliliği, Sonsuza Kadar Sürdürmek İçin Ne Gerekir?
"Karının poposu kamyon gibi olsa da, ona çok güzelsin demek gerekir"Hasan, 10 yaşında (herhalde en doğru yorum buydu!!)

not: parantezli yorumlar bana ait değil ama yarılmakla birlikte aynen katılıyorum; bu arada resme de ayrıca dikkatinizi çekmek istiyorum. özellikle de hayatı boyunca bir sürü kurbağayla karşılaşmış, öpüp öpmemek konusunda kararsız kalmış, ya da öptüğü kurbağanın prense dönüşmediğine hayalkırıklığıyla şahit olmuş ve ve ve en önemlisi hayatının aşkını bulduğunu düşünürken öptüğü prens kurbağaya dönüşen tüm kabile(!) üyelerine ithaf ediyorum. Hepinizi kocaman öpüyorum canlarım!!! :P*

Cumartesi, Ekim 22, 2005

hapşuuu...!


Nezleyim, nezlesin, nezle...

Nezleyiz, nezlesiniz, biz kimiz???

Fazla yaklaşmayın, burnum akıyor üzerinize sümkürebilirim. Mikroplarımı bulaştırırım diyeceğim ama "sen zaten mikropsun" diyeceksiniz, o yüzden hiç karıştırmıyorum orasını, ne haliniz varsa görün. Daha doğrusu ben çok yaşayayım, siz de görün (hani hapşırdım ya ben demin). Auf Deutsch bitte???

Gesundheit cicim :P*

Not: Bu arada Almanca öğretmenim de yazarmış, kitabı çıkacakmış. Dağıldım ayol, das ist interessant yani! Hayırlısı...

Edit: Dalgaya düştük resmi unuttuk. Efenim, her seferinde günün anlam ve önemine uygun bir resim asıyoruz aha da şu sol üst köşeye, peki bugünkü resmimizin özelliği nedir? Şöyle ki efenim; şimdi ben demin hapşırdım ya, o nedenle resimdeki kızcağızımız da "hapşırırken ağzınızı kapamayı unutmayın pırasakafalılar, mikrop sıçratacaksınız etrafa!" şeklinde bir mesaj veriyor... Yemediniz di mi? Aman be, canınız isterse! Kısaca "kesin sesinizi, yoksa yedirtmeyi bilirim o pırasaları ben size!!" diyor hatun kişi!!! höh...

Cumartesi, Ekim 15, 2005

budur!


İşte budur, köftenin bundan sonraki hali budur! (yuh be, okurlarına sallama bari!:P) Tamam tamam korkmayın, henüz böylesine afet bir başvampire dönüşemedim (zaten vampir olsam da böyle taş bir vampir çıkmaz benden, kasarsam belki gözlerimden alev çıkarabilirim o kadar:)) amaaaa... Kızılıfication is Complete sayın seyirciler; artık köfte resmen bir KıZıL! niahhahahhhaaaaa...

Durun ama, daha kanınıssı emiceemmm!!! :P*

Cuma, Ekim 14, 2005

sıkılgan köfte...

Köfte sıkıldı; insanları boğası geliyor. O yüzden kusura bakmayın, aşağıdakinin çevirisini yapamadı. Okuyun gülün... Ya da gülmeyin, bana ne be!

An old Arab lived close to New York City for more than40 years. He would have loved to plant potatoes in his garden, but he is alone, old and weak.His son is in college in Paris, so the old man sends him an e-mail. He explains the problem:
"Beloved son, I am very sad, because I can't plant potatoes in my garden.I am sure, if only you were here, you would help and dig up the garden for me.I love you,Your Father"
The following day, the old man receives a response e-mail from his son:
"Beloved Father,Please don't touch the garden. It's there that I have hidden 'the THING'.I love you, too,Ahmed"
At 4pm the US Army, The Marines, the FBI, the CIA and the Rangers visit the house of the old man, take the whole garden apart,search every inch,but can't find anything. Disappointed they leave the house.A day later, the old man receives another e-mail from his son.
"Beloved Father,I hope the garden is dug up by now and you can plant your potatoes.That's all I could do for you from here.I love you,Ahmed."

Yaa... ;))*

Pazar, Ekim 09, 2005

alman köftesi


Ja ja, sehr richtig! Köfte uluslarla ilişkilerde bir adım ileri gidiyor; e ulus bu, bi yerinden ilişmek gerekiyor. Öyle Alman, İngiliz, İtalyan, Yunan (anladınız siz anladınııız ;)) diye ayırmamak lazım di mi ama!

Şimdi bunun yandaki resimle bağlantısını soranlarınız olacaktır (ukalalar işte n'olcak!), açıklayayım efenim. Meali: "ICH LIEBE DICH!" E biz de "alien"ları seviyoruz ya; hani yabancılaşmayın, gelin kaynaşalım manasında. Be yavrucum daha ne kasıyonuz?!...

:D*

Daha fazla kurcalayan arkadaşlara Rammstein'dan "Du Hast" adlı güzide parçayı armağan ediyorum; alın ülen!

Pazar, Ekim 02, 2005

bir küçücük köftecik



A little bit lost sanki...
Ama hangimiz değiliz ki?
kih kih kih...