Cuma, Eylül 21, 2007

Oğluşum!


İşte benim yeni aşkım! Bebişim, kuzum, hayatım, canımcım, bitanecik oğluşum! Kendisi evimizin part time yeni üyesi. Part time; çünkü gündüzleri evde, geceleri bahçede. Tam zamanlı işe giremiyor henüz, çeşitli sebeplerden ötürü ama şimdiden eve yerleşti. Bize de, herkese de kendini sevdirdi serseri oğlum benim! Hem daha büyüücek, koca delikanlı olcek, tüm kedileri dövcek, köfteleri yiicek niahaha! :PP

Cuma, Eylül 14, 2007

hayat çok tuhaf, vapurlar falan...*

*Kimin sözüydü, neyin başlığıydı unuttum şimdi. Ama bazen de cuk oturuyor anlatmak istediklerine insanın. Hayat tuhaf, evet. Hem acı, hem komik. Vapurlar bile var, düşünün yani! :))
Part time bir kedim var. Galiba. Adını Böcük koydum; kapkara, yeşil gözlü, 2-3 aylık erkek bir yavrucuk. Fakat Böcük deyince bakmıyor, Arap'a alıştı babamın yüzünden. Korkuyorum, ırkçı olacak yavruceğiz diye :PP
Nasıl oldu bilmem, hatta bir kedi edinmemden daha tuhaf gelebilir ama master'a kabul edildim. Zannımca bana acıdıkları için kabul ettiler. Zira sınavım da mülakatım da iğrençti. Valla. Hatta bir ara mülakatta "Tüü sen misin bizim yetiştirdiğimiz öğrenci, yıkıl çabuk!" diye kovacaklar diye korktum. Hocalardan biri çırpınmalarıma dayanamayıp boğulmak üzere olan birine el uzatırcasına yardım etmeye çalıştı ama ben salaksam adam ne yapsın! Evet evet, kesin çok acıdılar bana. Ramazan da geldi ya, sevabına alıverdiler işte...
Bu arada Ramazan geldi hakikaten di mi? İki gündür fena gitmiyor, hayırlısı. Oruç iyi de, oruçluyken bir şey yapamamak kötü. Yazamıyorum. Pek okuyabildiğim de söylenemez. Zaten şu sınav belasına iyice savsakladım kalem-klavye işlerini. Olmuyor azizim, olmuyor. Böyle devam edemez. Durmadan, dinlenmeden yazmak lazım. Yemeden içmeden. Hem zaten orucuz. Yok yeme içme. Var yazma çizme. İşte o kadar!
Kalın sevdiceklen... Ay pardon, sağlıcaklan... E peki sevdicek nerden çıktı ki? Oooy...