Pazar, Ağustos 19, 2007

take me out and don't look back in anger

So if you're lonely,
You know i'm here waiting for you,
I'm just a crosshair,
I'm just a shot away from you
And if you leave here
You leave me broken shattered alive
I'm just a crosshair
I'm just a shot..then we can die

Ooohahhhhh

I know I wont be leaving here with you

I say don't you know
You say you don't know
I say... take me out
I say you don't show
Don't move time is slow
I say... take me out

I say you don't know
You say you don't go
I say... take me out

I know I wont be leaving here (with you)
I know I wont be leaving here
I know I wont be leaving here (with you)
I know I wont be leaving here with you
...
Hayat komik, hayat parçalı bulutlu, hayat kırklarında menopozlu bir kadın...
Kendime yapılacaklar listesi yapıyorum her üç-dört günde bir. Her gün de yeni bir şıkkı silmeye gayret ediyorum. Yapılacaklar; yapılanlar ve yapılamayanlar olmak üzere ikiye ayrılıyor böylece. Yapılanlarda en üst sırada dişçi randevuları var. Yani kendi kendime yapmadığım, aslında sadece oraya gitmekle yapmış sayıldığım kandırıkçı yapılanlar... Ben bir şey yapmıyorum; dişçim Ece Hanım yapıyor sağolsun. Pek bir seviyorum onu; önceki dişçim gibi bir kasap değil. O bir balerina, o bir masal prensesi. Ya da ben onu hala prenses peri sanıyom! Son kararı dişimin işi bitince vereceğim.
Yapılamayanlar listesinde ise ilk sırada kompozisyon var, nam-ı diğer "statement of purpose"... Soyumu bilmem ama "sop"umu yazamıyorum! Yüksek lisansa başvurma başvurusunda bulunma salaklığında bulundum da... Her şeyim hazır, o lanet referansı bile aldım. Fakat sop yazamıyorum; kendim hakkında ne yazayım Allah aşkına, ille yalan mı söylemem gerekiyor. Benim bir purpose'um yok ki statement'ını yazayım! Şu saat itibariyle konu belirsizliğini sürdürüyor, yarın ya da en geç çarşamba falan başvuruda bulunmam gerekiyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Purpose of statement yazsam olur mu ki?
.

Take me to the place where you go
Where nobody knows, if it's night or day.
Please don't put your life in the hands
Of a Rock 'n Roll band
Who'll throw it all away

I'm gonna start the revolution from my bed
'Cos you said the brains I had went to my head
Step outside cos summertime's in bloom
Stand up beside the fireplace
Take that look from off your face
Cos you ain't ever gonna burn my heart out

And So Sally can wait, she knows it's too late as she's walking on by.
My soul slides away, but don't look back in anger
I heard you say
.
Dün yine doğumgünü kutladık, milyonuncu kez. Ve ilginçtir, yine bir telefon aldım doğumgünümü kutlayan, tam bir hafta sonra. Hiç yoktan iyidir herhalde, değil mi?
.
Kediler büyüyor, yaz bitiyor. Yaz insanı olduğumu bir kez daha anladım. Paltolar, kaşkollar bana göre değil. Bikini insanıyım ben. Parmak arası terliklerimi çekip kollarımı sallaya sallaya ortalıkta dolaşmalıyım. Sıcaktan bunalıp kafamı buz gibi sulara sokmalı, ıslak saçla dolaşmalıyım. Gölgede bir şezlong bulup çimmeli, bir köşede kitabımı okuyup frappe'mi içmeliyim. Evet, bunu yapmalıyım.
.
İnsanlar benden umudunu hala kesmemiş. Zeka seviyelerinden şüphe etmiyorum, sadece çok fazla iyi niyetli ve iyimser olduklarını düşünüyorum. Beni hala işe sokmaya çalışmaları başka türlü açıklanamaz. Oysa ben onların beni yapmak istedikleri kişi olmak istemiyorum. Ben kimsenin kişisi olmak istemiyorum. Bıraksınlar beni; kendi halimde, kişiliksiz biri olayım. Hem ben daha büyümedim ki! Büyüyünce olurum, belki, büyürsem...
.
Şimdi gitmem lazım; yapılacaklar listem yine birikti, boşaltmak lazım. Çarpıntı yapıyor sonra... Bu arada belirteyim; bu aralar bir tuhaf hissediyorum kendimi. Fantastik bir şeyler oldu bana, kafam yerinde değil. Bazı zamanlar da çok fazla yerinde gibi duruyor. Bakalım, hayırlısı... Aslında şu listeyi tamamlasam rahatlayacağım, biliyorum. Görüyorum, konuşamıyorum. İlhan İrem gelsin kurtarsın bizi. Sağlıcakla...
.
Bu arada Sunday bloody sunday'deymişiz, niye söylemiyorsunuz? Moz'uma selam olsun kurban, everyday is like sunday insan işsiz olunca ;)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

yazıyı uzun zaman önce okumuştum ama bazen bu kutular açılmayınca anında yorum hakkımızda elimizden gitmiş oluyor:)kısmet deyip geçmeli böyle durumlarda öyle değil mi?benim anlatacak ne hikayem, ne de başka bir şeyim var.İnsan bu kargaşaya öyle bir kaptırıyor ki kendini artık ne hissettiğini analiz edecek gücü bile kalmıyor. işte ben öylesine tepkisiz bir yöne emin adımlarla ilerlemekteyim.herkesin içindeki hiçkimse olabilmeyi nasılsa başarabiliyorum.bazen inanılmaz sıkılıp bazense hiç tahmin etmediğim kadar eğlenceli bir insan olabiliyorum.Valla ne yalan söyleyeyim kendimi tanımaya çalışmak herhalde bu dünyada en az üzerine gittiğim şeymiş onu öğrendim, bencillikten değil ama 'ben'i tanımayı öğrenmeliyim ki iyi ifade edebileyim kendimi öyle değil mi?ve bunun için en iyi çözüm(kimi zaman daraltsa da insanı)kendini dinlemektir.işte bu sıralar en çok yaptığım ve ihtiyacım olan şey, kusura bakma cnm site içinde site oldu bu blog açmadan senin bağlantıların üzerinden kendimi ifade etmek bencilliğimin ilk adımıdır işte:)

foondah dedi ki...

hayatım ya, önce bencil olup kendini düşünüp/tanıyıp/seveceksin ki sıra başkalarına geldiğinde de doğru değerlendirme/yargı/eylemlerde bulunabilesin :) hepimiz kaptırdık kendimizi bir şeylere, bir yerlere. önemli olan kapıldığımız yolda kendimizi kaybetmemek; aksine bulabilmek. bunun için de yine bizim gibilere, yani birbirimize ihtiyacımız var. nerede yaşıyor ya da yaşatılıyorsak :PP kısacası, başımın üstünde yerin var cnmcım, her zaman bekleriz ;))

foondah dedi ki...

...