Cuma, Kasım 09, 2007

özlenimler...

özlemedim, yalan... sadece izledim...

Bugün otobüste yanıma bir teyze oturdu. hoşgeldin teyze dememe kalmadan kadınceğiz(!) üstüme oturdu. irice bir hanımceğiz idi, o yüzden çok üstelemedim. sonra teyzenin kolu benim kolumu yedi. yani kolu çok büyük olduğu için sığışamadık ve teyzenin kolu iri olmasının verdiği avantajla benimkinin üstüne çıktı ve bir daha da inmedi. ayrıca bacağı -ki teyze bacağı bu, boru değil!- da bacağımı yemiş bulundu ve ben yine bir şey söylemedim. sora teyze kendisi gibi büyük olan torbasından iki adet şiş çıkardı ve ben çok tırstım. oysa ki onu kızdıracak hiçbir şey yapmamış ve söylememiştim. tam bunu açıklayarak beni şişlememesi için yalvarmaya başlayacaktım ki, teyze bu sefer torbasından bir adet yün yumağı çıkardı. amanın bu sefer de iple boğacak diye altıma edecektim ki, teyze beni şişlemek yerine yumağı şişledi ve beni boğmak yerine şişleri boğdu. anlayacağınız örgü örmeye başlamıştı. hem de öyle böyle değil (ya nasıl?) bayağı evinde oturup dizi izlermiş gibi, ipi boynundan geçirerek (belki de intihar etmeye çalışıyordu bilemiyorum) hatır hatır ördü. hatır sesi nereden çıktı bilmiyorum ama hatır için örmediği kesindi. biz yolculuğumuza bu aile saadeti havasında devam ederken çok acayip bir şey oldu ve teyze osurdu. evet, abartmıyorum, iftira da atmıyorum (kaldı ki, ben osursam ben osurdum derim, utanmam) gerçekten teyze poposunun sol lobunu (Allah'tan ben sağ tarafındaydım) kaldırarak 'yellendi'. ve anında pis bir koku peydah olarak burun deliklerimi tıkadı. kolum ve bacağım zaten yenmişti, bir de burnumdan olmuştum ama teyze hala örüyordu. o bir ören, osuran bayandı ve beni eziyordu. ama ben hala halimden memnundum. evet, travma geçiriyordum. neyse ki sonunda teyze otobüsten inmeye karar verdi. şişlerini torbasına geri koydu, yerinde kıpırdandı ve aniden kalkarak beni büyük(!) bir boşlukla yalnız bıraktı. o kalkınca artık sol bacağımı (yani yenen bacak) hissetmediğimi farkettim. ayrıca sol kolumda da (evet yenen kol) garip bir sıcaklık vardı. anladım ki artık hiçbir şey eskisi gibi değildi...

Not: aşşalara bi yere numaratör şeysinden koydum, artık kim giriyo çıkıyo (oha!) biliyorum, aslında kimin girdiğini çıktığını bilmiyorum (oha oha!) ama enazından ne kadar girilip çıkıldığını (oha oha oha!) sayabiliyorum. anladım ki siz beni seviyorsunuz, yoksa bu kadar çok girip çıkmazsınız (yuuuuuuhhhhhh!!!)

Not 2: yan tarafta da kitabımın reklamı var, bakın kapak resmi orda, içini ise ancak para kıyıp alıp okuduktan sora öğrenebilirsiniz, ne ka ekmek o ka köfte hahahaay!

öptüm...

Hiç yorum yok: