The eagle has landed, ladies and gentlemen. Please unfasten your seat belts and relax. This is our 325. post and your hostess loves you ;)
Amanın aman... Köfte kendini serin kumlardan ılık sulara atarak sululuğunu muhafaza etti de cümleten rahatladık, yoksa başımıza ekşirdi bu ekşili köfte, ayy bu kokar daa :D
Secret mecret yalan arkadaş, bu evrenin biz bakarken soyunamaması olayını bizzat yaşadım gördüm geldim yendim :P Kendimi kışa hazırlarken yeniden yaz geldi, küçük mucize tatlı bir kaçamağa dönüştü (Türk filmi jargonunu yolda gelirken aldım), aklı bir karış havada gezen Köfte sonunda muradına erdi, kalanlar kerevetine çıktı, mürüveti gören olmadı, bir rivayet hâlâ Ayvalık sahillerinde sürtüyormuş, ben bilmem diyenlerin yalancısıyım (beyim bilir diycemi sandınız di mi ahaha) nokta.
Gitmişken bir de ufağından uçak düşüreyim kanadına kurulup oturayım poz vereyim dedim, elbette ki off the record, yoksa karakutulu halimiz nice olurdu :P
Ayrıca sahil beldelerimizin reklam ajanslarını aratmayan belediyelerine de şapka çıkara çıkara geldim, çok yoruldum, bitap düştüm, tabii Allah kimseleri düşürmesin, buyrun burdan bakın:
"Ayvalık'ta yaşamak bir ayrıcalıktır." -rezidans mübarek
"Bugün misafirimizsiniz, yarın Gömeçlisiniz." -bugün sünnet yarın deniz hesabı
"Tarih doğa deniz, işte Burhaniyemiz." -benim adım Hıdır, elimden gelen budur diyor yani
Böylelikle bir yaz sezonunu daha ayağımızın kumu, kulacımızın şapırtısı ve tenimizden içimize sızan güneş ışığıyla kapatırken (film jargonu hakikaten çok ucuzdu, kestane şekeri ve pişmaniyeden sonra no.3) yeni sezonlara, yeni sürpriz ve mucizelere kucak açmanın şeysiyle (bunu bulamadım, malum ucuz jargonun yahnisi yavan olur :P) herkesleri selamlıyorum. Salute!