Perşembe, Eylül 16, 2010

zodyak'a sordum, ben bilmem beyim bilir dedi

Şimdi böyle abidik gubidik bir başlık açıp altını doldurmamak olmaz. Zaten altını dolduranlar toptan burada anasını satayım, ben de geçenlerde korkulu kabus gördüm, altımı doldurmama ramak kaldı. Allah hayır'lara karşı getirsin, referandumdan hayır çıkmış, güzel ve yalnız ülkem özgürlük, barış ve bağımsızlık dolu aydınlık günlere doğru yelken açmış, aman nasıl korktum anlatamam, işte o zaman anladım bir takım büyüklerimiz ve bir kısım medyanın neler hissettiğini. Mazallah bu ülke uyanır, ayılır ve de kalkıp esnerse, hele bir de gerinirse neler olur düşünemiyorum, ay bakamiiciim çok fecii... vecihi geliyo vecihi...

Aslında bu kadar politik bir giriş beklemiyordum kendimden. Sanırım bir iki gerzek de beklemiyordu; çünkü yüzkitabında yaptığım yoruma anında atlayıp köpük saçan ağızları ve bilimum abaza uzuvlarıyla saldırıya geçtiler. Tabii anında silinip yitip gittiler tarih sahnesinden. Ama ne demişler, tarih tekerrürden ibaret, dolayısıyla tekrar çıkıp gelmeleri an meselesi. Ancak yine tarih göstermiştir ki, gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Evet, öyledir.

Aman bırakalım tatsız mevzuları kuzum, biraz da kendimizden bahsedelim. +not: kendine gel lafını "kendimi ne yapayım şekerim, sana gelsem olmaz mı?" diye cevaplayan Türkan Şoray modeli. Ayrıca Türkan Şoray kirpiği, Zeki Müren tırnağı... her neyse.

İçim rahat. Nadası bekleyen kumrular gibi, güneşi karşıma alıp son bir pazarlık yapmaya hazırlanıyorum. 
İçim kıpır kıpır. Serin sulardan sıcak kumlara adım atmanın tatlı heyecanı, huzurlu tebessümü ve sürpriz yumurtasıyla... yok lan yumurta burada olmadı sanki ama olsun. Bu kadarı da yeter, buraya kadar da güzel. As Jack calls it, "as good as it gets," daha ne olsun.
Hayat bayram olsun, içiniz sevgi dolsun, dışınız neşeyle boğulsun.
Uğurlar olsun. 
Peace... 

ay hart sahaf 

 

Hiç yorum yok: