Perşembe, Temmuz 12, 2007

vecihi geliyo vecihi!


Ahahahaaaaaaaa! Ay çatliycam ayol! Hihihhohohhooo valla çok komik bak sevgili okur, n'ooolur bi dinle!
Şimdi; geçen gün bahçede bi gürültüdür koptu. Ev ahalisi olarak heman koşuştuk pencerelere. Bi de baktık ki, bizim kedi -bizim diil aslında ama besliyoz işte sevabına- bi güvercini kıstırmış, güvercin de uçamıyo mu sana! Al başına belayı! Neyse efenim, kediyi kovduk, kuşu kurtardık ama kuş bahçede kendi halinde yürüyor. Yürüyor çünkü uçamıyor hakikaten. Babam hasta dedi, annem yavru dedi. Bi süre kuşu kendi haline bıraktık. Ve fekat heyhat! Gel gör ki sevgili okur -ki gelemezsin göremezsin biliyom, o yüzden ben anlatıyom- kuşceğiz bahçedeki parmaklıkların tepesine çıktı duruyo öyle. Uçsa uçamıyo, kaçsa kaçamıyor; e kedi de sotada bekliyo!
N'apsak n'apsak? E sonunda dayanamadık -çok merhametli ve insaniyetliyiz ya- babam kaptı kuşu eve getirdi yardım ve yataklık maksadıyla. Meğersem hasta diil yavruymuş ama görseniz dünyanın en salak yavrusu! Tüyler zaten bi tuhaf, gaga uzun tuhaf, kanatların altında tüy yok, kuyruk bi enteresan; uçamıyor hayvan. Hayır, hadi yavrusun uçamazsın anlarım. Bi de embesil bi de salak! Ayol koyduk kapalı balkona, önünde de su ve yem. Bi ye di mi hayvanat, bi eşelen, bi dolaş. Yok! Öyle bıraktığın yerde duruyo salak! Bir gün boyunca ne kıpırdadı, ne de yedi içti anacım. Mal gibi durdu orda!
Soona babam bunu açık balkona koymuş; hani uçsun gitsin başımızdan salak diye. Gitmedi anacım, uçmadı da atlamadı da aşşa -ki burda akıllı olduğunun sinyalini aldığınızı sanıyonuz ama yanılıyonuz anacım- Derken bi baktık bizim yan pencereye geçmiş. Hoop ordan da karşı evin penceresine geçmiş. O evde de kimse yok; be salak biz sana yem veriyoz su veriyoz; sen kalkıp da niye yalınayak başıkabak oralara gidiyosun!
Neyse canlarım, biz bunu evlatlıktan reddettik haliyle. İki gün soora da unuttuk -hain ebeveyn!- Derkeeeen... Bugün kuşları beslerken -evet, hem kedileri hem de kuşları besliyoz, köpek bulsak onu da besleriz, hatta at, hatta inek, hatta...- bi de baktık ki ne görelim sevgili okur! Bizimki alt katın panjurunun üstünden aval aval bakmakta yemlenen kuşlara. Ulan insene sen de! Neyse indi sonunda. Ve fekat heyhat! Önündeki emek kırıntılarını görmüyo, görse de ne olduklarını idrak edemiyor. Varsa yoksa diğer kuşların peşinde, onların gagasının dibinde. E haliyle dayak da yiyo! Evet sayın seyirci; yem yiyemiyor ama dayak yiyor bu embesil! Meğer onu beslememiz diil dövmemiz gerekiyormuş, bunu idrak ettik biz de!
Bu arada bi teori geliştirdim: imdi bu salağı kesin anası terketmiştir, embesil olduğunu anlayıp "böyle evlat olmaz olsun!" diyerek evlatlıktan reddetmiştir -ki biz de öyle yaptıydık zaten, bkz. 8 satır yukarsı- ayrıca bu kesin erkektir -salak ya- bu nedenle adını "vecihi" koydum ben. Hani uçamıyo ya o hesap hehehe çaktın köfteyi sevgili okur ;)
Durun şimdi gitmem lazım; zira vecihi gelcek ama uçamıyo salak ahahahaaaayyyyyy

3 yorum:

Adsız dedi ki...

ay kızım ya sürekli salak deyip durma hayvancağıza(neden bilmem birden yakın hissettim kendimi:p)yoksam kıskançlık krizlerine mi girdin.Hadi itiraf et senden çok sevdiler dimi:)


özgürlüğü kuş olup uçmak sananlar,
kanatları kırılınca en büyük hayalkırıklığını yaşayanlardır...
özgürlük mahkum olmasıdır insanın kendisine ,bakmasıdır belki de salak gibi çevresine...:)

foondah dedi ki...

ay ay ay neler de bilirmiş :PP kız bana bak, sen de bi blog yap valla harcanıyo bu cevherler ;)) bu arada hadi bakiim ordan, hiç de bilem sevemesler benden çok, mümkün mü ayol! :PP öpüldün şikerim ;)))

foondah dedi ki...

...