Bu tuhaf başlığı atarken ne düşünüyordum? Birincisi; havalar süper, bahar geldi ve çok mutluyum. İkincisi; haftasonu Boğaz keyfi paha biçilemez, hayat güzel, arkadaşlar güzel, kafalar güzel, dolayısıyla ben de güzelim. Üçüncüsü; güzel olduğum kadar da yaşlıyım, çünkü artık bazı şeylere takatim kalmadı sevgili okur. Eskiden olsa balıklama atlayacağım şeyleri şimdi üç kere düşünüp beş kere karar değiştiriyorum. Ben ki her şeye en önde koşa koşa bayrak sallaya sallaya katılır(d)ım, artık anladım ki bazı şeyleri yapmasam da olur, yani her şeyi de yapmayıvereyim di mi ama? Misal maça gitmek. Daha önce hiç maça gitmedim, o yüzden bu haftaki maça gitme durumu çıkınca lapin gibi atladım. Gerçi gideceğim ilk maçın Fener maçı olması beyin hücrelerim ve Galatasaraylı babam tarafından tuhaf karşılansa da başta bayağı hevesliydim. Hazır stadda kadınlar matinesi de çevrilecekmiş, ooh bundan iyisi Şam'da kayısı dedik yola çıktık. Fakat akşama kadar uykusuzluk ve yorgunluktan, biraz da temiz hava çarpmasından halim kalmadı. Artık bir dahakine diyerek kendimi kitapçıya attım, ki asıl haftasonu planım da buydu zaten. Sonuç? Bahar gelmiş olabilir, içim geçmiş olabilir ama paşa gönlüm ne isterse bu yaşlı bedenin yapacağı da odur. Nokta!
Postumuzun ana fikrini de verdikten sonra şimdi reklamlara geçebiliriz. Çüüüzzzz...
|
Martısız bir Boğaz düşünülemez, eh kaldı ki martı da boğazına düşkün bir hayvan sonuçta :P |
|
Boğaz'daki gemilere el sallayıp İsmail Abi'yi andık :D |
|
Babişler deniz görsün azıcık kih kih kih... |
|
Peh peh peh ;) |
|
Vay yavrum bee! |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder