Başlık da romantik komedi oldu biraz ama 30'la bir alıp veremediğim olduğu sanılmasın. Aslında söylenebilecek ya da söylemek istediğim çok şey var ama bazısı burada yazılacak ya da herhangi biriyle paylaşılacak şeyler değil. "Aaaa biz herhangi birisi miyiz?!" dediğinizi duyar gibiyim sevgili köftegiller. Evet, siz de artık herkes gibisiniz benim için. Hatta herkes de herkes gibi. Anam babam hariç. Kalanınız ya da klanınız umurum değil. Kendim bile doğumuma pek sevinemezken sizlerden de pek bir şey beklememek lazım, değil mi a dostlar? O yüzden uzun ve hüzünlü ve de gereksiz çıkarımları, hayat sorgularını, kimlik bunalımlarını, orta yaş krizlerini geçiniz lütfen. Bana samimi hislerle geliniz. Hah geldiniz mi yavrum, buyrun geçin şöyle, kendi doğumgününüz gibi, çekinmeyin rica ederim.
Ovvvyeaaaahhh!!!
Gerçekten samimi olmam gerekirse (gerekirse???) şunu diyebilirim; 30 yaşla ilgili ya da değil ama fark ettiğim bir şey var. İnsan kendi kendisinin kahramanı olmalı şu hayatta. Belki boyundan büyük bir laf, belki biraz klişe ya da basmakalıp; fakat doğru, bence yani. Kurtarılmak için birilerini beklemeyen, bahaneler üretmeyen, kolları sıvayıp bizzat işe koyulan ya da yola koyulan, hayallerini gerçekleştirmek için çabalayan, bu uğurda bazen bedeller ödeyen ve bazen de ödüller kazanan, kendi işini kendi gören ama gerektiğinde yardım da isteyebilen, yardım gördüğünde minnet duyarak teşekkür edebilen ve birbirine minnet beklemeden yardım edebilen insanlar olsak mesela? Tamam, sosyal mesaj dozaşımından kendini imha etti, konuya dönüyorum. İyisiyle kötüsüyle tam 30 sene geçirdiğim şu dünya denen garip gezegende ben de bir garip oldum. Bu aralar iyice garipleştim zaten, o yüzden saçmalamayı bir kenara bırakıp (???) özet geçiyorum; sağlık sıhhatle, ailem ve sevdiklerimle, mutluluk ve huzurla, hayallerimle ve hikayelerimle, başarıyla ve üretimle, kitaplarla ve dostlarla birlikte nice senelere İnşallah -biraz kendi kendime dilemiş oldum ama bkz. kendi kendinin kahramanı, kendi kendinin dilekçisi, vs. vs. Sonuç olarak, insan en güzel hediyeyi kendi kendisine vermeli (anayı babayı karıştırma lan!); bu yaz günü serin tutan bol kesimli bir pantolondur bazen, bazen de yılların emeğini taşıyan ve basılmayı bekleyen bir romandır belki kim bilir? ;)
WTF??!!!
Yazının başlarında bir ara "Bir kapsülün içinde uzaya fırlatılmak istediğim yaştayım," diye yazacaktım ki, Gravity'yi izledim ve tövbelerden tövbe beğendim. Manzara güzel, enjoy the silence falan filan ama thanks but no, thanks. İzlerken bile yerimde oturamadım, başım döndü durdu, kafam oldu 34,5 milyon seçmen. Yeaaa temam yeaaa demiyom seçimlen ilgili bişe. Dedik dedik bak işte noldu. Boy vermedik, oy verdik, bundan sonra da koyveririm valla, hiiiiç derdim diil. I got 99 problems but a bitch ain't one. Laf aramızda bitch dediğin bitane değil çünkü. 99 bitches. Seç beğen al aaa ama pardon seçim demiyorduk di mi? O zaman let the party begin bitches!
30'lar merdiveninin dördüncü basamağından aşağıya, sana doğru bakıyor ve kollarımı iki yana açarak şöyle bağırıyorum: "Hoş geldiiiiiin!" :) 30 o kadar kötü değil, insanlar seni "Hala gençsin," diyerek cesaretlendiriyor. Benim asıl korktuğum 35, resmen "Seneye sana laflar hazırladık!" dediler bana yaaa... Önlemini al :P Yine yeni yeniden nice mutlu yıllara.
2 yorum:
30'lar merdiveninin dördüncü basamağından aşağıya, sana doğru bakıyor ve kollarımı iki yana açarak şöyle bağırıyorum: "Hoş geldiiiiiin!" :) 30 o kadar kötü değil, insanlar seni "Hala gençsin," diyerek cesaretlendiriyor. Benim asıl korktuğum 35, resmen "Seneye sana laflar hazırladık!" dediler bana yaaa... Önlemini al :P Yine yeni yeniden nice mutlu yıllara.
Hahahah çok teşekkürler İhsan :D bence 35 kendine baksın, adı çıkmış bi kere! sen de ona laflar hazırla altta kalma :P
Yorum Gönder