"Olma. Köfte, Olma. Köfte, Sinir Hastası Olma."
Ne kadar işe yarar bilemem ama mütemadiyen bunu söylemeye başladım kendi kendime. Ki bu bile çoktan sinir hastası olduğuma dalalet zaten. Neyse, ummaktan ümit kesilmez. Zira durum vahim. Hiçbir zaman sakin bir insan olduğumu iddia etmedim ama bir süredir dikkat ediyorum, en ufak şeyler bile beni çıldırma noktasına getirebiliyor. Hemen parlıyorum, bok var gibi her yaşadığım duyguyu anında dışarıya yansıttığım için öfkemi de volkan patlaması gibi dışarı atıyorum. Tahmin edersiniz ki sonu hiç iyi olmuyor. Ve ben artık böyle hissetmek istemiyorum. Mesela bilgisayarda dizi yüklenirken yanlışlıkla pencereyi mi kapattım? Amman aman! Birileri gürültü mü yaptı? Oooy oy oy! Karşı apartmandaki komşu neredeyse gelip ağzımın içinde mi yaşayacak? Vay efendim! Otobüs mü kaçtı? Kimin haddine! Minibüs her kırmızı ışıkta ve sokak başında durup yolcu mu bekledi? Hay ben onun tekerine! Tv'de beklediğim dizi yerine kanal saçma bir program mı koydu? Haydi küfüre!!! Liste böyle uzayıp gidiyor, tabii küfürler ve krizler de uzayıp gidiyor onunla birlikte. Peki sonuç ne? Bir adet sinirli köfte. İstediğini alabiliyor mu? Hayır. Bir şeyi değiştirebiliyor mu? Yoo. Ne yapıyor peki? Sinirlenip çıldırdığıyla kalıyor. Ama niye??? İşler istediğim gibi gitmeyince hemen hırçınlaşıyorum, çirkefleşiyorum, çirkinleşiyorum. Tamam, çocuk gibi olduğumu baştan kabul ettim ama bu kadarı da fazla be anam. Ne o öyle ergen tavırları, huysuz ihtiyar modları bilmem neler. Ne kadan ayıp, ne kadan yazık cık cık cık, sana hiç yakıştıramadım köfte kızım!
2 yorum:
Sevgili sulu köfte, uzun yaşamanın sırrını keşfetmişsiniz haberiniz yok. = )İçe atıp erken yaşta göçüp gitmektense dışarıya döküp saçıp uzun yaşamak daha iyidir diye düşünmekteyim.
hahaha içime atıp kendime zarar vereceğime dışıma atıp dışardakilere zarar vereyim yani :P ok! :)))
Yorum Gönder