Cuma, Haziran 08, 2012

Etkinlik vaaar!!!

Haftanın başında duyurusunu yapmıştım, yeni çıkan çocuk kitabım "Derslerle Başım Dertte" serisinin ilki olan "Şifreli Mesajlar, Gizli Ajanlar"ı tanıtmak için iki etkinlik planlanmıştı. İlk kez bu tür bir organizasyona katılacağım için, özellikle de çocuklarla kaynaşacağım için acayip heyecanlıydım ve merak ediyordum neler olacağını. Siz de bir bakın bakalım, neler olmuş :))

Birinci Gün

 Tarih: 5 Haziran 2012 Salı
Yer: Güneşli Final Okulları
Çikolara hazırlık yaptım elbet - prezentaabıl yazar mod on bin beş yüz
Öncelikle sabah saat 10'da evcağızımın önünden arabayla alındım. O günkü cehennem sıcağının yanına trafikteki mahşer günü kalabalığı da eklenince çok çikilom oldu tabii. Bir buçuk saatte Şişli'deki Final headquarters'a vardık (uuubeybi laflara bak!). Biraz mola verip yayınevinden bir ekiple beraber yine yollara döküldük. Güneşli'deki okula varınca bizi bandoyla karşıladılar (inandınız bi an ama di mi? şaka la şaka, müsamere provalarına denk geldik ama aksini de iddia edemez kimse! :))) Sonra biiir güzel yemeğimizi yedik, benim şansıma mı bilmiyorum yoksa Final'de normal menü hep böyle harika mı ama yemekte mantı+tavuk patates+çorba vardı. Ben mantıda komaya girdim zaten hemen :) Ardından çaylar vs. derken etkinliği beraber yapacağımız yaratıcı drama eğitmeni Çiğdem Odabaşı da geldi ve hayatımı kurtardı :) Onun geleceğini öğrendiğim andan itibaren daha bir rahatlamıştım zaten, kendisiyle tanışınca ve çocuklarla olan iletişimini de görünce iyice rahatlayıp havaya girdim. O olmasa ne yapardım bilemiyorum gerçekten :))

Hedef kitlem :))

Çok geçmeden de konferans salonuna geçtik ve şu yukarıdaki manzarayla karşılaştık. Pür dikkat bakışlarla sizi izleyen, kıkır kıkır gülen, kıpır kıpır oynaşan şu tipleri görünce ne sıcak, ne de trafik kaldı valla bende :) Çiğdem Hocam onları çok güzel toparlayıp dikkatlerini çekti. Başta birkaç oyunla ısınma turları attık. Ardından kitaptan ve benden bahsettik. Hepsi ellerine kitabı almıştı zaten, sorular sordular ve bazen ne cevap vereceğimi bilemedim gerçekten :)) Çocuk olmak da, çocukla uğraşmak da başka bir şey hakikaten...

İmza kuyrukları :)

Kitapta mektup yazmak geçtiği için çocuklara da mektup yazdırdık. Getirdiğimiz kalemlerle kağıtlara öyle güzel şeyler yazıp üstüne bir de resimler çizdiler ki, şaşırıp kaldım. Bir kere çok dürüst ve açıklar, duygularını çok iyi ifade ediyorlar, çekinmiyorlar. Aradan birkaç kız öğrencinin yazdıkları özellikle hoşuma gitti. İmza sırasında "ben de yazıyorum aslında" dedi zaten ikisi, hemen ilgilendim, onlara özel notlar yazdım, yazmak deyince akan sular duruyor ya tabii :P

yirim! ♥
İmzalarken hepsine ayrı ve özel şeyler yazmaya dikkat ettim ama kalabalık olunca bir yerden sonra otomatiğe bağlıyor insan. İmzalar bitip de kafamı kaldırdığımda başım dönüyordu zaten, o kadar da olsun artık. Etkinlik bitip de yine yorucu ve sıcak bir yolculukla eve döndüğümde mutlu mutlu sırıtıyordum diyeyim, siz anlayın ;))

İkinci Gün

Tarih: 7 Haziran 2012 Perşembe
Yer: Florya Final Okulları

Çikolara hazırlık iki - prezentaabıl yazar mod on yüz bin milyon baloncuk
İkinci etkinlik gününde de saat 10'da yola çıktık. Neyse ki trafik de, sıcak da biraz olsun hafiflemişti. Sağolsun Fatih Bey, iki gün ordan oraya bu sıcakta ve o trafikte getirip götürdü. Zaten ben anlamıyorum, daha önce de burada ne kadar tuhaf ve hoş sürprizli bir hayatım olduğundan bahsetmiştim. Misal, arabam yok, ehliyetim de yok, kullanmayı da bilmem ama üçtür özel arabalarla evimden alınıp bir yerlere götürülüyorum. Velhasıl, hayat tuhaf, vapurlar özel araçlar falan :P

Conicim de beni bu özel günümde yalnız bırakmadı elbet :))
Yine ilk günkü gibi önce yayınevine gittik, sonra okula geçtik. Bu sefer bizi su savaşı yapan çocuklar karşıladı ellerinde su tüfekleriyle -tabancası demedim bak :) Derken yemeğimizi yedik (kıymalı ve ıspanaklı pide+ayran+çorba :))), çayımızı içtik. Başta Çiğdem Hoca gelmeyecekti, ben kara kara ne yapacağımı düşünüyordum ki, o da geldi kurtarıcı gibi, sağolsun varolsun :)

Bir sevgi yumağı ;))

Bu sefer biraz daha rahat ve aktiftim Çiğdem Hocam'ın da yönlendirmesiyle, tabii yaptıkça tecrübeyle öğreniyor insan. Ve fakat şunu asla unutamayacağım; benim kitabın yazarı olduğumu öğrenen kızlardan üç dört tanesi kedi yavrusu gibi yanıma sokulup bir anda belime sarıldılar, can simidi gibi halka oluverdiler, öyle şirinlerdi ki ben de dayanamayıp sevgi yumağı oldum onlarla. Bir tanesi gözlerini Japon animelerindeki gibi bana dikip "Çok güzelsiniiiiz," demesin mi! Allah'ım yenir bunlar! Hele başka iki tanesi yaşımı öğrenip de "Ama çok gençsiniz, 14 yaşında gösteriyorsunuz," deyince ben kayışı kopardım tabii, o an doğurasım geldi :D

Hazır doğurulmuşu var hafız, al götür bunları eve :))
Bu sefer imza için daha hazırlıklıydım, renkli kalemler götürdüm yanımda. Mavi, pembe ve yeşil derken imzaları da dağıttık, kendimiz de dağıldık :) Arada ikindi kahvaltısı yaptılar, enerji depolayıp etrafta koşturmaya devam ettiler. Arada yakalayabildiklerimi kıstırdım tabii :)))

Benim elime mikrofon verilmemesi gerektiği bilinen bir gerçek
ama ya elime çocuk verilirse??? Dı nı nı nııııın :D
Sonuç olarak, tahmin ve beklentilerimin ötesinde iki gün geçirdim. Çocuklar muhteşem, ki ben bile doğurmalara kalkacak derecede sevdiysem, bunların artık yenmesi gerektiğini düşünüyorum :)))

Daha nice kitaplara ve nice etkinliklere canlarım ;*

Hiç yorum yok: