Cuma, Eylül 29, 2006

nassı yane???

Ya ben anlamıyorum arkadaşlar... İnsanlar nasıl devamlı bir depresyon çukurunun içinde kendilerine hayatı zehir ediyorlar, ben çıkış kapısını buradan gayet rahat görebiliyorken (ayol bağırıyor neonlu harflerle 'EXIT! EXIT!' diye) onlar neden sıkı sıkı tutunup bırakmaya yanaşmıyorlar zeminin dibindeki çamurlu toprağı... Yani tamam, ben de zaman zaman girip girip çıkıyorum ruhsal komalara; bazen bozuntuya vermiyorum ama benim de avuçladığım oluyor o dipteki çamurları. Fakat gayet iyi de biliyorum hayatın anlamının o çamur olmadığını... Bunların gelip geçici olduğunu... Yaraların ama kendiliğinden, ama mikili yara bantlarıyla sarılıp iyileşebileceğini... O zaman soruyorum, en naniğinden bir manik depresif olarak; NİYE? Neden bu çilecilik, çilekeşlik (çilek-eşlilik?!)

Acıyı anlayabilirim, sempati de duyabilirim empati kurduğum kadar. Ama kusura bakmayın da, fazlası da biraz sömürüye girmiyor mu? "Bakın benim ne güzel yaralarım, yara izlerim var. Hem çok da seri kanayabiliyorum böyle, litrelerce. Alın Allahaşkına, biraz da siz için, siz kanatın beni. HADİ AMA. Olmadı mı, e o zaman bir zahmet sarıverin yaralarımı, ha sahi fazla yara bandınız var mıydı? Peki ya tentürdüyot? Lütfen ama ağlarım bak!"

Üzgünüm ama ben almayayım canım... Hatta ben kanmayayım (kanamayayım?!) Zira bu entel dantel zırlamalar ve zırvalamalar -her ne kadar uzaktan şirin ve şefkat uyandırıcı görünse de- bana işlemiyor. Gerçek acı olduğuna inansaydım belki. Ama değil. Çünkü gerçek acıyı bilirim ben de, herkes kadar. Zaten herkesin acısı kendine değil mi?! Acırsın, konuşamazsın. Canın yanar ama çığlık bile atamazsın. Kimselere anlatamazsın, ki zaten kimse de anlamayacaktır. Sadece fısıldarsın kendine "geçecek, geçecek bunlar" diye. Bazen geçer, bazen geçmez, o ayrı. Ama dediğim gibi, "acım var, gelin acıyın bana" diye bağrılınmaz ortalarda, nispet yaparcasına. "Benim acım senin acını döv(er)"emez çünkü.

Herkes acı çekiyor, hepimizin canı yanıyor. Ama kimse -ben de dahil ve en azından benim tanıdığım hiç kimse- acısını böğüre böğüre bir şeylerin sömürüsü ya da mazereti olarak kullanmıyor. Acını çekersin paşa paşa, sonra da susar oturursun aşağı krallar gibi. Acı dediğin böyle yaşanır çünkü. Senin zannettiğin gibi paylaşıldıkça azalmaz, tıpkı paylaşılmadıkça artmayacağı gibi. O yüzden, küçük kız, KAPA ÇENENİ ve çek acını. Ayrıca o depresyona girmesini bildiğin gibi çıkmasını da bil. Bil ki bir dahaki sefere yine girmeye yüzün olsun. Çünkü bu halinle çok yüzsüzsün bence.

Not: Hehehe kimse korkmasın (o küçük kızdan başka :P) kendime yazılmış bir yazı değil bu; yani küçük kız ben olmadığım gibi (küçük mü? danalar gibiyim Maaşallah!), depresyonda falan da değilim (en azından bu aralar :P) Ama yazının muhatabını bir sıkı benzetmek kendimi daha iyi hissetmeme neden olabilir tabii ki. Neden olmasın?! ;) biraz evilish bi smiley yok mu buralarda :PP

1 yorum:

foondah dedi ki...

valla organizasyon var ama sen yoksun be aslıyanım, sensiz neyleyim ben iftarı sahuru! sensiz iftar topsuz, sahur davulsuz gibin öksüz kalıyo yahu ehehe :PP şaka bi yana derhal ve acilen bekliyoss seni, bak göslerimiz dörder dörder oldu bilem, öptüm kocman ;))