Pazartesi, Aralık 29, 2008
baş baş 2008...
Efenim; herkese mutlu ve güzel yıllar dilerken kendime de;
Sevdiklerimle mutlu, sağlıklı, başarılı, bol gülmeli, bol yazmalı ve bol kitaplı ve tabii bol tezli bir yıl diliyorum :)
Öpüldünüzzz............. FÖŞ!
Cumartesi, Aralık 06, 2008
Salı, Kasım 25, 2008
the killer(s)
When there's nowhere else to run
Is there room for one more son
One more son
If you can hold on
If you can hold on, hold on
I wanna stand up, I wanna let go
You know, you know - no you don't, you don't
I wanna shine on in the hearts of men
I wanna mean it from the back of my broken hand
Another head aches, another heart breaks
I am so much older than I can take
And my affection, well it comes and goes
I need direction to perfection, no no no no
Help me out
Yeah, you know you got to help me out
Yeah, oh don't you put me on the back burner
You know you got to help me out
And when there's nowhere else to run
Is there room for one more son
These changes ain't changing me
The gold-hearted boy I used to be
Yeah, you know you got to help me out
Yeah, oh don't you put me on the back burner
You know you got to help me out
You're gonna bring yourself down
Yeah, you're gonna bring yourself down
Yeah, you're gonna bring yourself down
I got soul, but I'm not a soldier
I got soul, but I'm not a soldier
Yeah, you know you got to help me out
Yeah, oh don't you put me on the back burner
You know you got to help me out
You're gonna bring yourself down
You're gonna bring yourself down
Yeah, oh don't you put me on the back burner
You're gonna bring yourself down
Yeah, you're gonna bring yourself down
Over and in, last call for sin
While everyone's lost, the battle is won
With all these things that I've done
All these things that I've done
If you can hold on
If you can hold on
Pazar, Kasım 16, 2008
dua
Geçen seferki gibi yapmayacağım; bu sefer sıcak ve mutluysam şakımayacağım, birazcık gübrenin içindeyim diye de şikayette bulunmayacağım. Akıllı bir kuş gibi susup oturacağım :)))
Tez konum*: "Politik ideolojilerin bilimkurgu edebiyatı üzerindeki yansımaları: ütopyan ve distopyan romanların karşılaştırılması"
*Reflections of political ideologies and changing political systems on science fiction literature: comparing utopian and dystopian novels"
İncelenecek romanlardan bazıları; Mülksüzler (Ursula K. Le Guin), Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley), Hiçbir Yerden Haberler (William Morris), Neuromancer (William Gibson), Yüksek Şatodaki Adam (Phillip K. Dick), Fahrenheit 451 (Ray Bradbury)...
İnşallah hakkıyla yapabilirim, tez zamanda bitiririm tezi :)
Perşembe, Kasım 06, 2008
bugün ben bunu gördüm :)
Perşembe, Ekim 30, 2008
hadi ya...
Saygılar ;)))
The One and Only, Unstoppable... Foondah the SuluKöfte!
Perşembe, Ekim 23, 2008
hawaiian tropic ;))
Oingo Boingo - Stay
Mazzy Star - Fade into you
Jeff Buckley - Hallelujah
'96 - Sessiz sakin
İlhan İrem - Haydi sil gözlerini
Paolo Nutini - Last request
Sophie Zelmani - Always you
Donna Lewis - I love you always forever
Zeki Müren - Kalenin burcu muyum
Shantel - Disko boy
Arctic Monkeys - Only ones who know
The Killers - Read my mind
The Killers - Bones
The Last Shadow Puppets - Standing next to me
The Last Shadow Puppets - The time has come again
311 - Love song
Seal - Lips like sugar
Ziggy Marley- Drive
Bob Marley - Could you be loved?
Bob Marley - I shot the sheriff
UB40 - Falling in love
UB40 - Every breath you take
Dryden Mitchell - Friday I'm in love
Jason Mraz - I'm yours
Sugarland - All I want to do
Çarşamba, Ekim 22, 2008
Perşembe, Ekim 09, 2008
son bahar notları*
İzlenimler
1) Çalışmak bana göre değil. Yanlış. Bilinen anlamıyla ve bilinen normlarıyla çalışmak bana göre değil. Yoksa kendi anladığım biçimi ve kendi belirlediğim şartlarıyla çalışmak tam da bana göre. -oldu canım, var mı başka isteğin?!
2) Köy hayatı bana göre. Köy insanı bana göre değil. Yeşillik, doğa, sadelik, sakinlik tam bana göre ama orada herkes akraba, herkes herkesin her şeyini biliyor, her dakika burun burunalar. Ne bu ya... -seçkinci misin nesin be?!
3) Mahsur kalmak bana göre değil. Hele ki telefonun bozulup kafayı yemesi. Yoksa kafayı yiyen ben miydim? -yok canım!
4) Düğün dernek bana göre değil. Evlenmek belki. Ama Kafkas halk dansları tam bana göre, nasıl bir zarafettir, nasıl yakışır her yaştan insana o figürler, vay be... -ha şöyle yola gel!
5) İlk roman bitti -aferin!
6) İkinci kitaba geçeceğim İnşallah -hayırlı olsun!
7) Ama ikinci kitap ilk romanın devamı değil, ikinci kitap ilk kitapla (ana-kız) alakalı, ilk romansa tamamen başka bir şey ve devamı olacak İnşallah, o da ikinci roman olur dilerim. -dile dile!
8) 15 ve 29'unda iki ayrı proje var yetişecek, iki ayrı öyküyle -durma çalış o zaman salak!
9) Kısa filmden haber yok daha, çekecekler mi acep Mimik Avcısı'nı -hııı bekle sen!
10) Alex Turner'ı bana alalım. İki yaş küçük ama olsun, hem çıtır hem müzisyen. O çalar ben oynarım, o söyler ben yazarım, geçinir gideriz, hem isterse köyde kına da yaparız. -yorum bile yok sana, anla!
Salı, Eylül 23, 2008
bir küçücük aslancık
Kabayım, bencilim, hayalperestim, eh az biraz da aptalım... Elden ne gelir, olmuş 24 sene... Belki bir 24 senede daha öğrenebilirim normal insanların nasıl yaşadığını... O zamana dek, hal böyle... Alem buysa kral aslan :)))
Not: Galatasaraylı değilim :P Ama her an olabilirim :PP
No Doubt... "Just A Girl"
Take this pink ribbon off my eyes
I'm exposed
And it's no big surprise
Don't you think I know
Exactly where I stand
This world is forcing me
To hold your hand
'Cause I'm just a girl, little 'ol me
Don't let me out of your sight
I'm just a girl, all pretty and petite
So don't let me have any rights
Oh...I've had it up to here!
The moment that I step outside
So many reasons
For me to run and hide
I can't do the little things I hold so dear
'Cause it's all those little things
That I fear
'Cause I'm just a girl I'd rather not be
'Cause they won't let me drive
Late at night I'm just a girl,
Guess I'm some kind of freak
'Cause they all sit and stare
With their eyes
I'm just a girl,
Take a good look at me
Just your typical prototype
Oh...I've had it up to here!
Oh...am I making myself clear?
I'm just a girl
I'm just a girl in the world...
That's all that you'll let me be!
I'm just a girl, living in captivity
Your rule of thumb
Makes me worry some
I'm just a girl, what's my destiny?
What I've succumbed to Is making me numb
I'm just a girl, my apologies
What I've become is so burdensome
I'm just a girl, lucky me
Twiddle-dum there's no comparison
Oh...I've had it up to!
Oh...I've had it up to!!
Oh...I've had it up to here!
Çarşamba, Eylül 17, 2008
heavensent
K.Ö.F.T.E. is back... Niahahaha...
P.S. Bir şey olduğunda ilk yaptığım şey "EXIT" işaretini aramak. Çıkış planımı yapıp en yakın zamanda firar ediyorum. Tabii o çıkış planını bulana kadar biraz acı çekiyorum bazen. Ama bulduğum anda da... Prison Break'ten beterim Allah sizi inandırsın :)))
Special thanks to: Merve, Hatice, Zeynep & Aslı ;)
Sevgiler
Cuma, Eylül 12, 2008
helldriven
Ama sahiden de helldeyim sanki... Allah bir kurtuluş yolu versin diye dualar ediyorum... Olmuyor çünkü böyle...
Bu ay sonuna kadar benden haber alamazsanız polise haber verin... Baskın yapıp kurtarsınlar beni... N'olur...
Acil Not: İngilizce dersi verilir, ücret görüşülür. Müracaat için bu yazıya yorum bırakınız.
Cumartesi, Ağustos 30, 2008
dönüş
Taşlama bir yana, mutluyum döndüğüme. Çünkü benim her ortam ve şartta sorun yaratmaya müsait bünyem tatilde de rahat durmaz biliyorsunuz. Ve şimdi her şey bu kadar ardı ardına gelmişken ve üst üste binmişken, dahası güzel haberler sinsi şüphelere dönüşürken ben de rahat duramıyorum tabii. Tek dileğim var Allah'tan, her durumda bana nefes alacak fırsat ve alanı bahşetmesi... Hayırlı Ramazanlar :)
Cumartesi, Ağustos 23, 2008
panic at the disco! :P
Tatile gittim, bir haftaya gelirim. Gelmezsem de dolapta pilav var, ısıtın yiyin. Aç kalmayın e mi çocuum :)))
Ben yokken müracaatlar yan bloga ;P değil tabii, yine buraya. Yoklama alın, dönünce yokliicam, bakalım olmuş musunuz hihihi......
Hadi baş baş ;)
Pazartesi, Ağustos 18, 2008
Salı, Ağustos 12, 2008
Doğumgünü Notları :P
Doğduğum yetmiyormuş gibi bir de çevremdekilere zehir ettim hayatı doğumgünümde (çünkü normalde de yapıyorum zaten!)...
Önce beni hatırlamayan tüm arkadaşlarımı kara listeye aldım (hele biri var ki direkt sildim!), sonra hatırlayıp kutlayanlara şımardım bir güzel :))
Yaşlandım diye deprasyona(!!!) girdim, sonra kimse beni sevmiyor diye kompleks yapıp bunalım takıldım...
Mutfaktan çıkmayan annemle komşunun doğalgazının başından ayrılmayan (apartman yöneticisi ya!) babama beni yalnız bıraktılar diye trip attım. Doğumgünü yemeğini somurtarak yedim, pastayı kızarak üfledim, hışımla kestim ve ağlayarak yedim. Neyim olduğunu sorduklarında da onlara çemkirdim...
Sonra da geceyi arkadaşımın evinde geçirdim. Donnie Darko'yu izledim, iyice bunalım oldum. Sabah erkenden kalkıp evime geldim, hiçbir şey olmamış gibi oturdum bir köşede...
Böyle de cinsim yani...
Sonuç: Doğumgünümden nefret ediyorum. Fakat bu, sizin kutlamamanız için bir neden değil tabii (evilsmile)........
Pazartesi, Ağustos 11, 2008
happy pırtday to me
Historians note
I am finally born
I once used to chase affection withdrawn
But now I just sit back and yawn
Because I am born, born, born
Look at me now
From difficult child to spectral hand to Claude Brasseur-oh-blah blah blah
At last I am born
Vulgarians know
I am finally born
I once thought that time accentuates despair
But now I don't actually care
Because I am born, born, born
Look at me now
From difficult child to spectral hand to Claude Brasseur-oh-blah blah blah
At last I am born
At last I am born
Leaving the one true free life born
I once thought I had numerous reasons to cry
And I did, but I don't anymore
Because I am born, born, born
At last I am born
At last I am born
It took me a long, long time
But now I am born
I once was a mess of guilt because of the flesh
It's remarkable what you can learn
Once you are born, born, born
Born, born, born
Moz
Cuma, Ağustos 01, 2008
for reasons unknown... or out of the ordinary
Suyun üstünde duruyorum... Bir adım daha atsam batacağım bir kütük gibi... Ya da belki kütük gibi sarhoş olduğum için durabiliyorum böyle pervasızca... Ya da körkütük aşığım aslında, kimbilir... Ama hala suyun üstündeyim ve hava kararmak üzere... Kıyıdan bana el ediyorlar geleyim diye... Ama bilmiyorlar sudan çıkamayacağımı... Çıkarsam ıslanacağımı... Üşütüp hasta olacağımı... Çünkü böyle durmamın tek bir nedeni var... Islanmamak... Islanırsa insan, fena... İşte o zaman ayılır düşten, uyanır o rahat uykudan... Ve işte o zaman düşer aslında suya ya da gerçeğe... Islanırsa insan, işte o zaman başlar gerçek, soğuk ve sert... Ne düş kalır, ne hayal, ne de suyun üstünde durmak uçarcasına... O yüzden uyanmamak gerek ve de ıslanmamak... Ama bir yandan da hava kararmış, su bulanıklaşmış, kıyı da iyice uzaklaşmış... Ya şimdi adım atıp basacaksın karaya, ıslanma pahasına... Ya da kalacaksın böyle karanlığın ve suyun ortasında, karanlık suda... Bir yandan balıklar öpücük gönderiyorlar kalmam için suda... Bir yandan kıyıdakiler sesleniyor "geri dön" diye... Kıyıdakiler, sevdiklerim... Ve balıklar, ileride seveceklerim... Biri geçmiş, biri gelecek... Ve ortada ben, şimdi, burada, şu anda... Suyun üstünde duruyorum ve sırılsıklam korkuyorum...
Salı, Temmuz 29, 2008
I'm gonna be John Wayne ;)
and my mind is racing
you're wastin' all my time
someone come and save me
oh yeah
'Cause when I need you
I can see through
and I feel you
right now
All my highway
doin' my way
and I want you to feel
when I'm going down
I am not affraid
and I won't go down in fate
nothing's gonna be the same
and everything you know
keep inside your soul
tonight I'm gonna be John Wayne
Oh yeah
our colder Days are chasin'
and you're not gonna face it
the reason's in the rhyme
you walked on what was sacrid
Oh yeah
And when I need you
I can reach you
and I feel you
right now
it's a new day
but your skies are grey
and I want you to feel
when I'm going down
I am not affraid
and I won't go down in fate
nothing's gonna be the same
and everything you know
keep inside your soul
tonight I'm gonna be John Wayne
everything you know
keep inside your soul
tonight I'm gonna be John Wayne
I am not affraid
and I won't go down in fate
nothing's gonna be the same
and everything you know
keep inside your soul
tonight I'm gonna be John Wayne
I am not affraid
and I won't go down in fate
nothing's gonna be the same
and everything you know
keep inside your soul
tonight I'm gonna be John Wayne
Billy Idol ;xxx
Perşembe, Temmuz 17, 2008
10-0
Bir arkadaşım "Ben yazmaya değil, silmeye alışığım" demişti (Selamlar bizden :)) Ben de aksine, hep yazmaya alışkınım. Fakat ben yazdıkça başkaları siliyor, ne enteresan değil mi? Ben uğraşıyorum, emek veriyorum; sonra bir bakıyorum hooop birileri gelip silivermiş. Ne kolay ya... Ama ben de artık başlayacağım silmeye, bakalım nasıl oluyormuş. Bir de biz görelim bakalım kerametini. Malum millet açtırmıyor ya şemsiyesini :))
Çarşamba, Temmuz 02, 2008
KOFTE IS B.A.C.K.
Niahahahahaaaaaaaaaaaaaa...!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Canınız kanınız biricik suluköfteniz geri döndü!!!
Üstelik Bayramları Ankaraları dağıtıp kız evlendirip ortalık karıştırıp kalede direkten dönüp sağ salim Allah'ıma bin şükür geri geldi :)))))))))))))))))
Ve şunu anladı: Hiçbir tatil yeterli değil, Köfte köfte olduktan sonra dinlenmek yok bana :PPPPPPPPP
Amaaaaaaaa... Deşarj olup şarj edip döndü mü, rahatlayıp dinlendi mi, aksiyona tekrar hazır mı göreceğiz artık. Bakalım bu dönüş muhteşem mi, değil mi? Yaa köftehanımkızım, öyle kolay değil her şey ;)
Kısacası selam sabah, hal hatır canlarım; eee daha daha ne var ne yok? ;)))
Salı, Haziran 17, 2008
hoooyyyyyyp!!!
Hepinizi çok seviyorum! Şu an herşeyi ve herkesi seviyorum zaten :PPP Yok lan bi sizi seviyom şerefsizim!!!
Bitti canlarım; çile kan ter ve gözyaşı sona erdi. Dönemi kapattık, dükkan tadilatta :PP Ben de gidiyoruuuuum! Tatil beni bekler, düğün dernek beni bekler, eyyy deniz güneş ve tembellik bekle beni, geliyoruuuuum :)))))
Şimdilik hoşçakalın, ben yokken yaramazlık yapmayın, kendinize ve bloga da iyi bakın ;)
Mucxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Cuma, Haziran 13, 2008
çelişkili köfte
Mesela; hayallerim gerçekleşsin istiyorum ama kimse yoluma çıkmasın istiyorum.
Para kazanayım istiyorum ama kazanırken kendimi kaybetmek de istemiyorum.
Büyük olayım istiyorum ama o kendini bir bok sanan alçaklar gibi komplekse kapılmayayım istiyorum.
Hep tatilde olayım istiyorum ama bir yandan da mesaim aksın istiyorum.
Kaşınanları kaşıyayım ama kimse bana bulaşmasın istiyorum.
Ben böyle yatayım ödevler kendi kendilerini yapsınlar(!) istiyorum.
En sevdiklerim hep mutlu olsun istiyorum ama benden de ayrılmasınlar istiyorum.
Seveyim istiyorum ama her dakika da dibimde olmasın istiyorum.
Ben konuşmayayım ama herkes anlasın istiyorum.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
:P
Çarşamba, Mayıs 28, 2008
iyi ki doğdun sulu köfteee!!!
Kultu mutlu, vatana millete hayırlı uğurlu olsun! ;))
Şaka maka üç yıl oldu. Üç yıldır içimde dışımda ne varsa yazdım döktüm buraya. Siz de dayanamayıp okudunuz, üşenmeyip yorumladınız, sağ olunuz var olunuz (müşteri veli nimettir :))
Nice 3 yıllara canlarım, hepinizi kocaman öpüyorum sulu sulu :)))
Pazartesi, Mayıs 26, 2008
girl least likely to
How many times have I been around ?
Recycled papers paving the ground
Well, she lives for the written word
And people come second, or possibly third
And there is no style, but I say "well done"
To the Girl Least Likely To
Oh, deep in my heart, how I wish I was wrong
But deep in my heart, I know I am not
And there's enough gloom in her world, I'm certain
Without my contribution
So I sit, and I smile, and I say "well done"
To the Girl Least Likely To
Page after page of sniping rage
An English singe or an American tinge
"There's a publisher," she said, "...in the new year"
(It's never in this year)
I do think this, but I can't admit it
To the Girl Least Likely To
So one more song with no technique
One more song which seems all wrong ...
And oh, the news is bad again
See me as I am again
And the scales of justice sway one way
In the rooms of Those Least Likely To
Oh, deep in my heart, how I want to be wrong
But the moods and the styles too frequently change
From 21 to 25, from 25 to 29
And I sit, and I smile, and I say "well done"
To the Girl Least Likely To
Oh, one more song about The Queen
Or standing around the shops with thieves
"But somebody's got to make it !" she screams
"So why why can't it be me ?"
But she would die if we heard her sing from the heart
Which is hurt
So how many times will I shed a tear ?
And another stage of verse to cheer
When you shine in the public eye, my dear
Please remember these nights
When I sit and support with a dutiful smile
Because there's nothing I can say
So chucking, churning, and turning the knife
On everything (except their own life)
And a clock somewhere strikes midnight
And an explanation - it drains me
If only there could be a way
There is a different mood all over the world
A different youth, unfamiliar views
And dearest, it could all be for you
So will you come down and I'll meet you ?
And with no more poems, with nothing to hear
Oh darling, it's all for you...
Darling, it's all for you ...
Oh darling, it's all for you ...
Oh darling, it's all for you ...
Mozzzz
Pazartesi, Mayıs 05, 2008
Pazartesi, Nisan 21, 2008
kızım hanım hanımcık ol :)))
- Niye ayol, ben de gençliğimde uçuk kaçıktım.
- Ay Allah aşkına anne, ne yapıyordun uçuk olacak? Islak saçla sokağa mı çıkıyordun?
- E tabii, bizim zamanımızda saç kurutma makinesi yoktu ki!
- Aahahhahaa ay yarıldım sanırsam... Çılgınsın anne!
:)))
Cumartesi, Nisan 19, 2008
aşkımın yeni single'ı
You hiss and groan and you constantly moan
But you don't ever go away
That's because
All you need is me
You roll your eyes up to the skies
Mock horrified
But you're still here
All you need is me
There's so much destruction
All over the world
And all you can do is
Complain about me
You bang your head against the wall
And say you're sick of it all
Yet you remain
'Cause all you need is me
And then you offer your one and only joke
And you ask me what will I be
When I grow up to be a man
Uhm, nothing!
There's a soft voice singing in your head
Who could this be?
I do believe it's me
There's a naked man standing, laughing in your dreams
You know who it is
But you don't like what it means
There's so much destruction
All over the world
And all you can do is
Complain about me
I was a small, fat child in a council house
There was only one thing I ever dreamed about
And Fate has just
Handed it to me - whoopee
You don't like me, but you love me
Either way you're wrong
You're gonna miss me when I'm gone
You're gonna miss me when I'm gone
Pazartesi, Nisan 14, 2008
hawaii'ye taşınıyoruz!
Taşınıyoruz anasını satiim! Hem de Hawaii'ye!
Daha iyi yer mi bulacağız? Deniz var, yeşillik var, iklim desen hem güneş hem yağmur, uzaklık desen her yere uzak (ki istediğimiz bu zaten), insan desen kalabalık yok, bir Aloha iki Mahalo iş bitti; yaşayıp git işte paşalar gibi!
Yeter lan!
Kalabalıktan, stresten, trafikten, işten güçten, sıkıntıdan bunaldın mı? Evet bunaldım.
Uzaklara kaçıp gitmek, her şeyi ve herkesi geride bırakmak istiyor musun? Evet, istiyorum.
O zaman koy ananı babanı bavula, topla eşyaları kaç git Hawaii'ye!
Araştırdım!
Nüfus çok yoğun değil, zaten insanlar rahat, telaşsız relax anacım relax! Stres yok, sıkıntı yok. Ekonomi fena değil, yuvarlanıp gidiyorlar yavaştan. Suç oranına bile baktım, hırsızlık yüksek gibi görünüyor ama cinayet pek yüksek değil, şiddet suçları konusunda emin değilim ama zaten neresi güvenli ki?
Üstelik...
Bir sürü üniversite var Hawaii'de, at kapağı bir tanesine, oh misler gibi! Hem oku, hem çalış, ne istersen yap! Sabah deniz, öğlen ders, akşamüstü tekrar deniz! Daha ne istersin be insan evladı? Yaz oku yüz! Hiçbir şeyi de kafana takma!
Aklına yatan varsa benimle gelsin, hayatımızı yaşayalım azcık beee! Ne bu valla, kaçıp gidelim anacım, arkamıza da bakmayalım!
Şaka yapmıyorum, kararlıyım...
Çarşamba, Nisan 02, 2008
Pazar, Mart 02, 2008
unfortunate consequences of an updated life
Hiç bakmayın valla, gayet sallama bir başlık. Aynen sallama çay gibi; alelacele ve tatsız tutsuz, üstelik de demsiz...
Ama ben zaten kahveyi tercih ederim ;)
Okul başladı. Bunun anlamını biliyorsunuz; daha çok çalışma, stres, rahatsızlık, uykusuzluk, ödev, tez, danışman ve daha binlerce dert... Allah'tan bu dönem hocalarım iyi, sevgülü mastırdaşlarım ise hep pekiyi zaten, yıldızlı beş veriyorum yavrucum, aferin otur :))
Sonunda Hellboy'u izledim, sevdim işte bana ne, kim ne derse desin cık cık cık...
İngilizce dersi vermeye başladım; bugün ilk derste öğrencilerimi boğazlayacaktım ama tuttum kendimi. Paramı almadan kıllarına bile dokunmam, paramı alayım, sonrasını düşünürüz. Bu arada hakikaten zormuş yaa, öyle sandığım gibi değil anacım abooo :P
The White Stripes'ın You Don't Know What Love Is (You Just Do As You're Told) şarkısı çok güzelmiş bu arada, tavsiyeler...
Birilerinin beni bir şeyler yapmaya zorlamasına sinir oluyorum ama bu bildiğiniz türden değil. Yani her zaman bir şeylere zorunluyuz zaten, mesele o değil. Şimdi diyelim ki, bu iş normalde isteyerek yaptığınız bir şey ama biri çıkıp size o şeyi istemediğiniz bir şekilde yaptırmaya çalışıyor, üstelik kendi menfaatleri için. Ve siz o insanın ağzını burnunu kıramıyorsunuz; çünkü... Neyse işte, anlatamadım tam ama önemli olan benim anlamış ve dışa vurmuş olmam. Gerçi vuramıyorum dışa hrrrrr
Tez konumu Political Science Fiction olarak seçmeyi düşünüyorum ama henüz araştırmadım. Danışman sorunundan da bahsetmiş miydim? Hıh, o zaman tamamız.
Ha, bir şey daha... Buradan yetkililere seslenmek istiyorum: Evet, tahammülsüzüm, ne olmuş yani? Tahammül etmek gibi bir mecburiyetim yok ki, hiçbiriniz babamın oğlu ya da kızı değilsiniz, ki olsaydınız o zaman kozumuzu başka türlü paylaşırdık zaten (Babaaaa bak abim/ablam bana ne yaptııııı!) O nedenle diyorum kiiii; back off a little, will you? don't piss me off, so I won't have to break your neck with that marvelous Haydar of mine, ha? is that ok with you? (ders veriyorum ya, örenciler de annasın diye öle yazdım, oki doki? şimdi buzz off you all!)
Sevdiceklen
Perşembe, Şubat 07, 2008
dü :)))
Ehihihihiiii ama çok komik yaaa, düüüü! Ne bileyim öyle kaydetmişim resmi, nereden estiyse :PPP
Bir de büüüü var tabii; eğer finallerden kalmışsam bütünlemeye girmek zorunda kalacağım demek. ALLAH KORUSUN!!! :)))
Ya ne diyeyim ki şimdi; tatil iyi güzel, geç yat geç kalk, gez toz, ye iç, vs. siz sonunu biliyorsunuz nasılsa...
Bir arkadaşım terfi etti, zaten benim arkadaşım olmasndan belli terfi etmesi, eminim sırf benim arkadaşım olduğu için terfi vermişlerdir (lan Hatçe yine iyisin :))) Canım benim, hayırlı uğurlu olsun, nice terfilere İnşallah ama kariyer yapçam derken evde de kalma olur mu :)))
Bir arkadaşım da asil örtmen oldu, önceden asil değil miydi demeyin, en de bi asil duygularla öretiyordu hem de ama stajyerliği kalktı işte, sahici örtmen oldu. Ona da burdan bi alkış bi öpücük ama onu da benim arkadaşım diye asil ilan ettiklerini unutmayalım lütfen ;)))
Bir arkadaşım (ay unutturmayın ariycam onu da) iş görüşmesi için İstanbul'a geldi, kabul edilirse her şeyi bırakıp buraya gelecek. Tabii ki benim için! :PPP
Bir arkadaşım asker yolu bekliyor, daha doğrusu arkadaşım bir şey yapmadan öylece duruyor, askerlik onun etrafında dönüyor. Bu seferlik benimle alakası yok ama olsun, yazayım dedim. Gel tezkere :)))
Bir arkadaşımın nişanlısı da yeni geldi askerden, Allah'ın izniyle Haziran'da evlendircez onu da, nikahına beni çağır sevgilim olcak tam. Kız Aslıyan çok kocaman mutlu ol e mi, Allah tamamına erdirsin :) Bak bunu da kendime bağlayamadım ama olsun, maksat gönüller bir olsun ;)))
Başka... Hah, bir arkadaşımı gördüm bugün, İtalya'dan yeni gelmiş, gurbet ellerde sevdicek hasreti çektikten sonra yurt özlemi giderdik. Güzel oldu. Bir arkadaşımı daha gördüm, o da okulu bitirmeye çalışıyordu hala, dedim Allah iyiliğini versin. Amin.
Ulan benim başka arkadaşım yok muydu?! Vardı vardı ama hepsi de buradan anlatılmaz ki, di mi ama :))) Bir de ben neden birden bunları anlattım şimdi? Acep özledim mi ki? Yok lan olsa olsa onlar özlemiştir, benim de kulağım çınlamıştır, ondan yazmışımdır. Hıh, bu oldu bak :))
Bir arkadaş demişken; şimdi ben de bir yerde kendimin arkadaşı sayılıyorum ya (kendinle arkadaş ol, kendini sev, kendini onayla) ondan; bir arkadaşım daha var (ba ba ba!) o da tekrar yazmaya başlamak istiyor artık. Diyorum e başla ama ilhami gelsin önce diyor. O da ona aşık, ne yapsın. Haftaya tatile çıkacak mıymış neymiş, sen de gel dedi. Bakarız dedim, önce ilhamiye soralım di mi, kızmasın sonra ;))
Sevdiceklen kalın (benle yani :PPP)
Çın çın çın...
Pazar, Ocak 20, 2008
upclose and personal - bir göççücük kıymacık
-ay hangisi lezbiyendi, kadın mı erkek mi?
-farketmez canım, tüm erkekler lezbiyendir zaten!
-bankacı parçası!
-bunak muhasebeci!
-muck! bi kola bi tost lütfen!
-sorgu memuru musun kızım sen!
-süpriiiiz!
-ayol doğumgünü işte; kiminin yaşı büyüyo, kiminin burnu!?!
-ay hiç tipim diilsin!
-ben artık CEOlarla takılıyorum canım!
-elli yaş üstü, kel ve göbekli yani?
-ay çok güzel olmuşsun, insana benzemişsin resmen!
-ama sen hala aynısın!!!
-pişt, bak "biz insan taşıyoruz" yazıyo, çabuk in aşşa!
-bi daha karşıma böle bakımsız çıkma sakın! hatta du bakiim, hiç çıkma daha iyi!
-sana benzeyen kız senin resmini görünce saç şeklini ve rengini değiştirdi.
-yakışmış mı?
-evet.
-ben de yapiim o zaman.
-yok, sen böle kal en iyisi!
-zeyneeep, çay ne kadarmııış?!!
-muck! muck!
Emeği geçen herkese teşekkürler ;)))
Cuma, Ocak 18, 2008
that's how people grow up!
I was wasting my time
Trying to fall in love
Disappointment came to me and
Booted me and bruised and hurt me
But that's how people grow up
That's how people grow up
I was wasting my time
Looking for love
Someone must look at me and
See their sunlit dream
I was wasting my time
Praying for love
For a love that never comes
From someone who does not exist
And that's how people grow up
That's how people grow up
Let me live
Before I die
No not me
Not I
I was wasting my life
Always thinking about myself
Someone on their deathbed said
There are other sorrows too
I was driving my car
I crashed and broke my spine
So yes there are things worse in life than
Never being someone's sweetie
That's how people grow up
That's how people grow up
That's how people grow up
That's how people grow up
As for me I'm okay
For now anyway